Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 3534, sondan 2703. ayet; 33. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 14, harf sayısı 61 ve toplam ebced değeri ise 2382 olarak hesaplanmıştır.
يا ايها النبي اتق الله ولا تطع الكافرين والمنافقين ان الله كان عليما حكيما
ياايهاالنبياتقاللهولاتطعالكافرينوالمنافقيناناللهكانعليماحكيما
Yâ eyyuhâ-nnebiyyu-tteki(A)llâhe velâ tuti’i-lkâfirîne velmunâfikîn(e)(k) inna(A)llâhe kâne ‘alîmen hakîmâ(n)
Ey Peygamber! Allah’a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Bütün peygamberler gibi son peygamber de Allah’a itaatsizlikten sakınır, O’nun vahyettiğine herkesten önce ve en kâmil bir şekilde uyar, yalnızca rabbine güvenir ve dayanır; bunlar Allah Teâlâ’nın peygamberlerinde yarattığı özelliklerdir. Sûrenin bu emir ve tavsiyelerle başlaması, Hz. Peygamber’den, o zamana kadar yapmadıklarını yapmasını istemeye yönelik değildir. Aşağıda gelecek olan Ahzâb Savaşı, bu savaşta münafıkların, meâlindeki çeviriye göre “gizli inkârcılar”ın (münafıklar) kurduğu tuzaklar, yaydıkları yalanlar, karalamalar, Mekkeli müşriklerle yani “açık inkârcılarla” kurdukları iş birliği, oluşturdukları ortak güç, her vesile ile Hz. Peygamber’e verdikleri eza, çektirdikleri mânevî işkence karşısında onu ve ümmetini dayanıp direnmeye hazırlamak, olacaklar konusunda uyarmak maksadıyla sûrenin başında bu emir ve tavsiyelere yer verilmiştir.
Ey Peygamber! Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) ol; kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Şüphesiz ki Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
Benzer mesaj: Ahzâb
33:48.
Ey Peygamber! Allah'a saygılı ol! İnkârcılara ve münâfıklara itaat etme! Elbette Allah, her şeyi bilmektedir; her şeyi yerli yerince yapmaktadır.[435]
[435] Ahzâb sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XV, 239.
Ey nebi! Allah'a takvalı ol.¹ Gerçeği yalanlayan nankörlere ve münafıklara uyma.² Kuşkusuz Allah, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir.
1- Allah'ın buyruklarını uygulamada ödünsüz ol. 2- Kâfirlerin ve münafıkların arzularına uyma, onlara ödün verme.
Ey (Ahir Zaman) Nebisi! Allah'tan (gereği gibi) kork (O’nun rızasına ve Kur’an’ına aykırı davranmaktan sakın), kâfirlere ve münafıklara (kesinlikle ve hiçbir şekilde) itaat etme, (sakın boyun eğme!) Şüphesiz Allah (her şeyi hakkıyla) Bilendir, Hüküm ve Hikmet sahibi olandır.
Ey Peygamber, çekin Allah'tan ve itaat etme kafirlerle münafıklara; şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ey peygamber! Allah'a kendine ve diğer insanlara karşı vazifelerini yap. Sakın benden gelen gerçekleri örtbas edenlerin ve iki yüzlülerin söylediklerine uyma. Şüphesiz Allah, herşeyi bilen ve her yaptığını yerli yerince yapandır.
Hendek savaşı, Benî Kureyza savaşı, peygamberimizin Zeyneb ile evlenmesi olaylarından bah-seden sûre sosyal hayatla alakalı evlilik, boşanma, evlat edinme, evlatlığın hanımıyla evlenme gibi mesele-lere hükümler getiriyor. Peygamber hanımlarının dünya hayatı ve nimetleriyle; Allah, Allah Rasûlü ve ahiret arasında seçim yapmaları teklif edilerek aile hayatındaki reform bizzat peygamberin evinde başlamakta ve tüm kadınların cahiliyye dönemi kadınları gibi açılıp saçılarak sokaklara dökülmemeleri emredilerek, vakarla evlerinde oturmaları ve yabancı erkeklerle konuşurken dikkatli olmaları da emredilmektedir. Ziyaret ve da-vetlerdeki âdâb-ı muâşeret kaideleri de belirtilerek müslüman kadının dış kıyafeti belirlenerek sûre son bul-maktadır.
Ey Peygamber, Allah'a sığın, emirlerine yapış, günahlardan arınarak azaptan korun, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkâr eden kâfirlerin ve müslüman görünerek İslâm'a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münâfıkların, göstermelik hoşgörü taleplerini, senin şeriatine aykırı isteklerini kabul etme, onların düzenlerine boyun eğme. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır.
Ey Peygamber! Allah'tan sakın; kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah bilendir, hikmet sahibidir.
1.Cuveybir`in Abdullah bin Abbas (r.a.)`tan rivayet ettiğine göre Mekke`de müşrikler Resulullah (a.s.)`a davasından dönmesini teklif ederek karşılığında mallarının yarısını vereceğini teklif ettiler. Medine`de de müşrikler ve yahudiler davasından dönmemesi halinde kendisini öldürecekleri tehdidinde bulundular. Bu ayeti kerime de bu konuda indirilmiştir.
Ey Peygamber, Allah'tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ey Peygamber! Takvada sebat et (ve kâfirlerle münafıklara verdiğin emanı bozmak hususunda) Allah'dan kork. Kâfirlere ve münafıklara (teklif ettikleri masiyetlerde) uyma. Muhakkak ki Allah Alîm'dir= her şeyi hakkıyla bilir, Hakîm'dir= hükmünde hikmet sahibidir.
Ey Peygamber! Allah’(ın azabın)dan sakın. Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen, her şeyi yerli yerinde yapandır.
Ey peygamber, Allahtan sakın, kâfirlerle, münafıklara başeğmeyesin, Allah bilgin, Allah bilgedir
Ey Nebi! Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşa! İnkârcıların ve münafıklar(ın dedikoduları)a uyma! Şüphesiz Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ey peygamber! Allah'tan sakın, inkarcılara ve iki yüzlülere uyma, Allah şüphesiz bilendir, hakim'dir.
Ey Peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Elbette Allah her şeyi bilmekte ve yerli yerince yapmaktadır.
Ey peygamber, ALLAH'ı gözet, inkarcılara ve ikiyüzlülere uyma. ALLAH Bilendir, Bilgedir.
Ey peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Muhakkak ki Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ey o Peygamber! Allahdan kork ve kâfirlere, münafıklara itaat etme, muhakkak ki Allah bir alîm hakîm bulunuyor
Ey peygamber, Allahdan kork. Kâfirler ve münafıklara itaat etme. Şübhesiz ki Allah hakkıyle bilendir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.
Ey Peygamber! Allah'dan sakın; kâfirlere ve münâfıklara itâat etme! Şübhe yok ki Allah, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
Ey Nebi! Allah’dan sakınıp korun. Doğruları inkâr edenlere ve ikiyüzlü davrananlara itaat etme. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilen ve her şeyin hükmünü verendir.
Ey peygamber! Allah sakınmada sebat et, kâfirlere ve münafıklara itaat etme, çünkü Allah hakkıyle âlimdir, hakimdir,
[1] Medine'de nazil olmuş (73) âyettir.
Ey Peygamber! Allah'tan sakın, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.
(Medine’de nazil olmuştur ve 73 ayettir. “Ahzab”, “hizb”in çoğuludur. Topluluk, gurup, bölük, parti gibi manalara gelir. Her gün alışıldık olarak devam edilen dua demetine, Kur’an cüzünün dörtte birine de hizip denir. Bu surede, Müslümanlara karşı savaşmak üzere birleşen Arap kabilelerinden bahsedildiği için, bu isim verilmiştir. Rivayete göre, bir takım ileri gelen müşrikler “Uhud” savaşından sonra Medine’ye gelmişler, münafıkların lideri Abdullah b. Übeyy’in evine misafir olmuşlardı. Hz. Peygamber bunlara, kendisiyle görüşmek üzere aman vermişti. Bu görüşme esnasında Resûlullah’a, “Sen bizim taptıklarımızı diline dolamaktan vazgeç, “onlar menfaat sağlayabilir, şefaat edebilir” de, biz de seni Rabbinle baş başa bırakalım” dediler. Orada bulunan Müslümanların canları sıkıldı, onları öldürmek istediler. Bunun üzerine, Resûlullah’ın şahsında müminlerden verilmiş olan amanın bozulması konusunda Allah’tan korkmalarını ve küfre sapanlar ile münafıkların sözlerine boyun eğmemelerini isteyen ilk ayet nazil oldu.)
Ey Peygamber! Sana bu sûrede, kâfirlerin ve münâfıkların itiraz ve dedikodularına sebep olacak hükümler indirilecek. Fakat sen, onların kınamasından, iftirasından çekinme, asıl Allah’tan ve O’nun hükümlerini çiğnemekten sakın! Bunun için, O’nun ayetlerini açıkça yalanlayan inkârcılara ve inkârlarını gizleyen münâfıklara itaat etme! Onların sözlerine kulak verip de, görevini yerine getirmekten çekinme. Hiç kuşkusuz Allah, her şeyi bilendir; asla yersiz ve gereksiz hüküm vermeyen, sonsuz hikmetiyle her şeyi yerli yerince ve en uygun biçimde yapan bir hakîmdir.
Medîne döneminde, hicretten 5-6 yıl sonra indirilmiştir. Adını, yirminci ayetinde geçen “ahzâb: gruplar, kabîleler” kelimesinden almıştır. 73 ayettir.
Ey Nebiyy! Allah’tan sakınıp korun!
Münafıklar’a ve Kâfirler’e itaat etme!
Allah, hakîm alîm olandır.
Ey Peygamber! Allah’a (karşı hata etmekten) sakın, kâfirlere1 ve münâfıklara2 itaat etme. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hüküm (ve hikmet) sahibidir.3
1 Kâfirler ile ilgili olarak Bk. (Bakara: 89)2 Münafık: Gerçek anlamda iman etmeyip, dışından Müslüman görünen, çeşitli sebeplerden dolayı ve menfaati icabı kendini Müslüman göstererek Allah’a, Rasûlüne ve mü’-minlere düşmanlığını gizleyen kimse demektir. “Nifak, kalpte olursa küfür, amelde olursa suçtur” (Kurtubî). Bu bakımdan, münafıklardaki nifak hâli îtikâdî ve amelî olarak iki grupta toplanır. 1. İtikâdî nifak: Dünyada Müslüman muamelesi görüp, âhirette inançsızlığı ortaya çıkınca kâfirlerden daha kötü muâmeleye tâbî tutulmasına sebep olacak olan nifak halidir. Kur’an insanları mü’min, kâfir, münafık olmak üzere üç grupta toplar (Bakara: 1-20) ve insanların en kötüsü olanı şeklinde tarif edilen münafıkların şu özelliklerinden söz eder: İslâm toplumu içinde fesatçıdırlar. (Bakara: 9-13) Müslümanların inandıkları gibi inanın, denilince; “biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?” diye itiraz ederler. İnananlarla yan yana gelince de; “sizinle beraberiz” derler. Fakat reisleri ve şeytanlarıyla baş başa kalınca; “biz onları aldattık” diye alay ederler. (Bakara: 13-15) Namaza da üşene üşene kalkarlar. (Nisâ: 142-143). İnsanları Allah yolundan döndürmek için yalan yere yemin ederler. (Mücadele: 14, Münâfıkûn: 2) Allah’ı unutup cimrilik yaparlar (Tevbe: 67), sıkışınca fitneye düşerler (Ankebût: 10), olayların akışı münafıkların lehine gibi ise, itaatla koşa koşa Peygamber’in yanına gelirler, (Nûr: 49) Bunlar zâhiren îman edip kalpleriyle kâfir olanlardır. (Münafıkûn: 3) Onlar ebedî Cehennemliktirler. (Tevbe: 67-69). Kötü sözlerin Müslümanlar arasında yayılmasını isterler. (Nûr: 19) Kur’an âyetleriyle alay ederler. (Nisa: 140) Cihaddan kaçarlar. 2. Amelî Nifak: Bazı tutum ve davranışlarıyla itikadî nifaka kısmî bir benzeyiş içinde bulunmakla beraber, inançlarında açık bir nifakın söz konusu olmadığı Müslüman kişilerin durumudur. Hadislerde geçen münafık türü ahlâkî yönden olan nifakı vurgulamaktadır. Meselâ: “Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, vadettiğinde vaadinden döner, kendisine bir şey emanet edildiğinde emanete hıyanet eder” (Tirmîzî) hadisi îtikâdî nifaka yaklaşılmaması için alınan tedbirler ve tembihler mahiyetindeki emirlerdir. Zîra amelî nifak çoğalınca ileride Müslümanın îtikâdî nifaka yaklaşma tehlikesi doğabilir. 3 Ebû Süfyân ve İkrime, Uhud savaşından sonra Medîne’ye gelerek, Abdullah b. Übey’in evine misafir olurlar ve Peygamberimiz de onlara sadece görüşmeleri konusunda güvence verir. Bu adamlar, Peygamberimize yanında Ömer b. Hattap varken: “Bizim putlarımızın aleyhinde konuşma, hattâ onların şefâat edeceklerini söyle, biz de senin dinine karışmayalım” derler. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Ey Allah’ın Rasûlü izin ver de şunları öldüreyim”der. Peygamberimiz güvence verdiğini söyleyerek, buna müsaade etmez ve onları Medîne’den kovar. Bu olay üzerine de bu âyet indirilir. (Vâhidî)
EY PEYGAMBER! Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde ol; hakikati inkar edenlerin ve ikiyüzlülerin söylediklerine uyma! Şüphesiz Allah her şeyi tam bilendir, hikmet sahibidir.
– Ey Nebi Allah’a karşı gelmekten sakın, gerçekleri örtbas eden kâfirlerin ve inanmadığı halde inanmış gibi görünen ikiyüzlü münafıkların isteklerine uyma! Hiç kuşku yok ki Allah, her şeyi bilendir ve her hükmü doğru olandır. 10/15, 17/73...75
SEN EY Nebî![3710] Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! (Açıktan) inkâr edenlere ve ikiyüzlü davrananlara uyma! Unutma ki Allah her şeyi bilendir, her hükmünde tam isabet edendir.[3711]
[3710] Allah Rasûlüne doğrudan hitap eden bu âyeti, nübüvvet ailesinden söz eden “tüm nebîlerden söz almıştık; senden, Nûh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan” şeklindeki 7. âyetle birlikte düşünmek gerekir.
[3711] Aslında yapılması serbest olan bir davranıştan sırf toplumsal baskıdan çekinerek vazgeçmek ve o kolektif yanlışı sorgulamamak, bu ilâhî uyarının gerekçesini oluşturmaktadır. Benzer bir durum üzerine nâzil olan Tahrim sûresinin girişi ile bu sûrenin girişi arasındaki yakınlık dikkat çekicidir.
Ey Peygamber! Allah'tan korkmaya devam et ve kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphe yok ki Allah alîm, hakîm bulunuyor.
Ey Peygamber, Allah'a karşı gelmekten sakın, kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Muhakkak ki Allah her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.
Ey peygamber, Allah'tan kork; kafirlere ve münafıklara ita'at etme. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ey Nebi! Allah'tan çekin de görmezlikten gelenlere[1] ve iki yüzlülere[2] uyma, Allah bilir, doğru karar verir.
[1] Kafirler,kendilerini doğrulara kapatanlar. [2] Münafıklar, içi kafir dışı mümin olanlar
-Ey Peygamber, Allah'tan kork, kafirlere ve münafıklara itaat etme! Allah, alimdir, hakimdir.
Ey Peygamber! Allah'tan kork ve ne kâfirlere, ne de münafıklara boyun eğme. Muhakkak ki Allah herşeyi bilir, her işi hikmetle yapar.
Ey Peygamber! Allah'tan kork ve küfre batmışlarla münafıklara boyun eğme! Kuşkusuz, Allah Alîm, ve Hakîm'dir.
[222b] ay peyġamber ķorķ Tañrı’dan! ya'nį ol dāyım ŧaķvį üzere. boyun virme kāfirlere daħı munāfıķlara. bayıķ Tañrı oldı bilici dürüst işlü sözlü.
Yā nebiyye’llāh, taḳvā üstine ẟābit ol. Daḫı uyma kāfirlere,münāfıḳlara daḫı. Taḥḳīḳ Tañrı Ta‘ālā her nesneyi bilicidür, ḥikmetler issi‐dür.
Ya Peyğəmbər! Allahdan qorx, kafirlərə və münafiqlərə itaət etmə. Həqiqətən, Allah (hər şeyi) biləndir, hikmət sahibidir!
O Prophet! Keep thy duty to Allah and obey not the disbelievers and the hypocrites. Lo! Allah is Knower, Wise.
O Prophet! Fear Allah, and hearken not to the Unbelievers(3666) and the Hypocrites: verily Allah is full of Knowledge and Wisdom.*
3666 The fifth year A.H. was a critical year in the external history of early Islam, and this Surah must be read in the light of the events that then took place. As explained in the Introduction, the Grand Confederacy against Islam came and invested Madinah and failed utterly. It consisted of the Makkan Unbelievers, the desert Arabs of Central Arabia, the Jews previously expelled for treachery from Madinah, the Jews remaining in Madinah, and the Hypocrites led by 'Abd Allah ibn Ubayy, who have already been described in
9:43-110. Their bond of union was the common hatred of Islam and it snapped under the reverses they met. It is important to note three points. (1) The Jews as a body now lost their last chance of bearing the standard of Islam: the best of them had already accepted the renewal of Allah's Message. (2) A definite status was given to the Prophet's household, after the slanders on 'A'ishah had been stilled (
24:11-26), and the true position of the Mothers of the Believers had been cleared. (3) A further exposition of the purity of sexual relations was given, based on the story of Zaynab, the "Mother of the Poor". These points will be referred to in later notes.