Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 6091, sondan 146. ayet; 94. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 4, harf sayısı 13 ve toplam ebced değeri ise 993 olarak hesaplanmıştır.
Elem neşrah leke sadrak(e)
(Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
“Senin kalbini açıp genişletmedik mi?” diye çevirdiğimiz 1. âyetteki “şerh-i sadr” kavramını Râgıb el-İsfahânî, “kalbin ilâhî bir nur ile Allah tarafından bir huzur ve sükûnet, bir rahatlık ile genişletilmesi” şeklinde açıklamıştır (el-Müfredât, “şrh” md.). Hz. Peygamber’in kalbinin açılıp genişletilmesi ifadesini, Zümer sûresinin 22. âyeti de dikkate alındığında, onun beşerî idrak kapasitesinin vahiy ile arttırıldığına ve âzami seviyeye çıkarıldığına işaret olarak anlamak uygun olur. Müfessirler bunu, ona indirilen vahyi anlaması, koruması ve peygamberlik görevini yerine getirebilmesi için kendisine verilmiş olan zihin açıklığı, mâneviyat yüksekliği gibi mânalarla da açıklamışlardır. Bazı müfessirler ise Duhâ sûresinin devamı mahiyetinde olan bu âyetlerde, bir süre ara verilmiş olan vahyin yeniden başlamasıyla Hz. Peygamber’in mâneviyatının güçlendirildiğine değinildiği kanaatindedir.
2 ve 3. âyetlerde, Resûlullah’ın belini büktüğü bildirilen “yükün kaldırılması”ndan maksadın ne olduğu konusunda değişik açıklamalar yapılmıştır (bk. Râzî, XXXII, 4-5). Bize göre Allah’ın bir lütuf olarak onun omuzlarından kaldırdığı yük iki şekilde açıklanabilir: a) Arasında yaşadığı topluluğun inanç ve ahlâk yönünden içine düştüğü durumdan dolayı duyduğu ıstırabın, Allah’ın kendisini vahye mazhar kılıp kalbine ümit ve ferahlık vermesi suretiyle dindirilmesi veya hafifletilmesi; b) Tevhid inancını ve insan ilişkilerinde adalet, dürüstlük, merhamet, iyilikte yardımlaşma gibi erdemleri hâkim kılma mücadelesinde birçok ilâhî destek ve inayete mazhar kılınması.
Hz. Peygamber’in “şanının yüceltilmesi”ne müfessirler, Resûlullah’ın adının mukaddes kitaplarda zikredilmesini ve geleceğinin müjdelenmesini, kelime-i şehâdette onun isminin Allah’ın ismiyle birlikte yer almasını, gökyüzünde melekler, yeryüzünde müminler tarafından hürmetle anılmasını, Kur’an’da Allah’a itaatle birlikte ona da itaat edilmesinin emredilmesini örnek gösterirler (bk. Şevkânî, V, 542). Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olması da (bk. Enbiyâ
21:107) onun şanının yüceltildiğini ifade eder. Ayrıca erken döneme ait olan bu âyeti, ileride Resûlullah’ın isminin ve tebliğ ettiği dinin bütün dünyada tanınıp yayılacağını bildiren bir müjde olarak anlamak da mümkündür. Yine, Kur’an’da onun müstesna niteliklerini, Allah katındaki konumu ve değerini açıklayan âyetler de bu bağlamda “şanını yüceltme” olarak değerlendirilebilir.
Senin için göğsünü ferahlatmadık mı?
Bu ayet Duhâ suresi 7. ayetin açıklamasıdır. Sanıldığı gibi, masum bir çocukken Hz. Muhammed’in kalbinin yarılması ve maddi bir şekilde ve temizlenmesi gibi kabuller, Kur’anî dayanaktan yoksundur.
1,2,3. Biz senin için göğsünü açmadık mı? Senin sırtını çatırdatan yükünü atmadık mı?[773][774]
[773] İnşirâh sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 203.[774] Hz. Peygamber’e verilen bazı nimetler hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 205-209.
Senin için göğsünü açmadık mı?¹
1- Sıkıntılarına, kara kara düşünmene, ne yapacağını bilmemene son vermedik mi? Seni rahatlatmadık mı?
(Ey Resulüm!) Biz, Senin göğsünü yarıp-genişleterek (gönlünü hikmet ve huzurla doldurmadık mı) ?
Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Manen göğsünü açıp peygamberlikle, bilgiyle genişletmedik mi? Bu yüzden peygamberliğe koyuldun, eziyetlere dayandın, kalbin. imanla yatıştı.
Biz kalbini açıp ferahlatmadık mı?
Biz senin iyiliğin için göğsünü İslâm'a, ilme, hikmete, sabra, tahammüle açmadık mı, gönlünü ferahlatmadık mı?
Biz senin göğsünü açmadık mı?
Biz göğsünü yarıp-genişletmedik mi?
(Ey Rasûlüm), senin saadetin için, göğsünü (hikmetle doldurub) genişletmedik mi?
Biz, gönlünü senin için açtık (değil mi?)
Biz, senin gönlünü şenlendirmedik mi?
(Ey Muhammed!) Biz senin kalbini ferahlatmadık mı?
Senin gönlünü açmadık mı?
Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Göğsünü genişletip seni sakinleştirmedik mi?
Göğsü genişletip ferahlatmaktan söz eden bu ayet, Cibril'in kalp ameliyatı yaparak Muhammed'in kalbini temizlediği biçimindeki uydurma rivayetlerle çarpıtılmıştır. Bu ayetin muhatabı sadece Muhammed peygamber değil, tüm inananlardır. Bak
6:125;
20:25;
39:22.
Biz senin için (mutluluğun) göğsünü açmadık mı?
Şerh etmedik mi senin içün bağrını?
(Habîbim) göğsünü senin (fâiden) için (açıb da) genişletmedik mi? (Genişletdik).
Göğsüne senin için (ilim ve hikmetle) inşirâh vermedik mi (genişletmedik mi)?
Biz senin kalbini açıp rahatlatmadık mı?
Senin göğsünü geniş kılmadık mı? [⁵]
[4] Mekke'de nâzil olmuş (8) âyettir.[5] Kıldık da peygamberliğin ağır teklifini, müşriklerin eza ve cefalarını yüklendin, kalbin hikmetle doldu.
Biz, senin göğsünü (ilahi nur ve huzur ile) genişletmedik mi?
(“İnşirah” açılmak, genişlemek, sevinmek manalarına gelir. Duhâ suresinden sonra Mekke’de nazil olmuştur ve 8 ayettir. Bu surede peygamberimizin, çocukluğunda risalete hazırlamak üzere kalbinin açılıp arıtılmasından söz edilmektedir. Ayrıca, onun getirdiği dindeki kolaylıklara dikkat çekilerek Allah’a şükretmeye teşvik edilmektedir.)
Biz senin göğsünü iman, ilim ve hikmet nurlarıyla aydınlatıp, ruhunu okşayan tatlı bir güven duygusu, iliklerine kadar işleyen bir iç huzuru ve cesâret bahşederek, gönlünü ferahlığa kavuşturmadık mı?
Mekke döneminin başlarında, bir önceki Duhâ sûresinden hemen sonra indirilmiştir. “Şerh: Açma, ferahlık verme” veya aynı anlamdaki “İnşirâh” adlarıyla bilinen sûre, adını birinci ayetinde geçen “neşrah” fiilinden almıştır. 8 ayettir.
AÇMADIK mı, senin için göğsünü?
(Ey Muhammed!) Biz, senin gönlünü açıp genişletmedik mi? 1
1 Şerh: Eti açıp genişletmek, gizli olanı ortaya çıkarmak, izah etmek demektir. Sadr: İnsanın gövdesinin belinden başına doğru olan ön ve üst kısmı, sine, göğüs veya bağır demektir. Şerh-i sadr: Göğsü açıp genişletmek demek olduğu halde, kinâye olarak; “kalbe ferahlık vermek, gönlünü açmak ve nefsi herhangi bir fiil veya söze açmak anlamında” daha çok kullanıldığı için, bu kinâyeli anlam tercih edilmiştir. Şerh-i Sadr konusunda iki görüş vardır: 1- Peygamberimizin çocukluğunda, Peygamberliği esnasında veya mirac gecesinde göğsü yarılıp, kalbi çıkarılıp, yıkanarak tekrar yerine konduktan sonra îman ve hikmet ile doldurulmasıdır ki; bu ihtilaflıdır. Müfessirlerin bir kısmı, bu rivâyetleri reddetmiştir. Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Neseî’de zikredilen mirac hadisindeki olayın ise, uyku ile uyanıklık arası olduğu ifâde edilmiştir. 2- Peygamberimizin gönlünün bütün önemli olaylara açılması, telâş etmemesi, şaşırmaması, bütün mü’minlere şefkatle davranması anlamındadır ki; bu kelime (En’am: 125, Nahl: 106, Zümer: 22, Tâ Hâ: 22)’de de benzeri anlamda kullanılmıştır. Bunu Elmalılı: [Hz. Peygamber (s.a.v) peygamber olarak gönderilince Allah'tan başka ilâhlardan ve onlara tapanlardan uzak olmak, insanlar ve cinlerle uğraşmak önce zor gelmiş, göğsünü daraltmıştı. Fakat Allah, ona öyle âyetler göstermişti ki bunlarla bütün o zorlukları aşma gücü ve imkânı bulmuş ve yüklenmiş olduğu her meşakkat, her şey gözünde küçülmüş idi. O şekilde ki kalbinden bütün tasa ve düşünceleri çıkarmış, ancak bir tek düşünce bırakmıştı. Çoluk çocuğun nafakası sıkıntılarını tınmaz, insanlardan ve cinlerden gelen eziyetlere önem vermez olmuştu. Şu halde “şerh-i sadr”, dünyanın değersizliğini ve ahiretin değerini bilmekten ibaret olur ki bunun benzeri “Allah kimi dosdoğru yola iletmek isterse, onun gönlünü İslâm'a açar. Kimin de saptırılmasını isterse onun da gönlünü, sanki göğe çıkıyormuş gibi iyice daraltır. (Allah dilerse) îman etmeyen kimseleri işte böyle pislik içerisinde bırakıverir.” (En'âm: 125) âyetidir] şeklinde izah etmiştir.
BİZ kalbini 1 aç(ıp ferahlat)madık mı,
Biz senin yüreğini vahiyle ferahlatmadık mı? 11/120, 13/28
SENİN[5785] gönlüne ferahlık vermedik mi?[5786]
[5785] Lafzen: “senin için”. Bu, hem “sen benim için kul kadar yaparsan, Ben de senin için Allah kadar yaparım” vurgusuna, hem de “ne yaptıksa senin için, senin lehine yaptık” vurgusuna sahiptir.
[5786] Kur’an’da şerh, olumlu ve olumsuz anlamlarıyla beş yerde geçer. Hepsi de Mekkîdir ve hepsi de göğse nisbetle kullanılır. Göğüs ise, ister tekil (sadr) ister çoğul (sudûr) kullanılsın, organ anlamında hiç gelmez. “Gönül, zihin” karşılığında kullanılır. Şerh, Zümer 22 ve En’âm 125’te “iç aydınlanma” ile sonuçlanmış, Tâhâ 25’te “kolaylık ve dilden düğüm çözme” ile bitişik kullanılmıştır. Buradaki ferahlatmanın niteliğini devamındaki âyetler açıklamaktadır.
Senin için göğsünü açıp genişletmedik mi?
Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Mirac gecesi Efendimiz Kâbe’nin yanında iken melekler tarafından göğsünün yarılıp zemzem suyu ile yıkanarak ilim ve hikmetle doldurulmasına işarettir.
Biz senin (bunalan) göğsünü açmadık mı (ondaki bunalımları, sıkıntıları giderip, onu ilim, hikmet ve huzur ile genişletmedik mi)?
Senin içini ferahlattık değil mi?
Senin göğsünü ferahlatıp, genişletmedik mi?
Biz senin gönlünü ferahlatmadık mı?
Açıp genişletmedik mi senin göğsünü!
iy, açmaduķ mı senüñ-içün gögsüni?
Yā Muḥammed, biz senüñ yüregüñi münşeriḥ eylemedük mi?
(Ya Peyğəmbər!) Məgər Biz (haqqı bilmək, elm və hikmət dəryası etmək üçün) sənin köksünü (qəlbini) açıb genişlətmədikmi?! (Allahın öz lütfü ilə köksünü açıb genişlətdiyi kimsənin qəlbinə Şeytan vəsvəsə sala bilməz. O, qüdsiyyət kəsb edər, vəhy qəbul etməyə layiq olar!)
Have We not caused thy bosom to dilate,
Have We not expanded thee thy breast?-(6188)*
6188 Cf. the prayer of Moses in
20:25. The breast is symbolically the seat of knowledge and the highest feelings of love and affection , the treasure house in which are stored thejewels of that quality of human character which approaches nearest to the divine. The Prophet's human nature had been purified, expanded, and elevated, so that he became a Mercy to all Creation. Such a nature could afford to ignore the lower motives of ordinary humanity which caused shameful attacks to be made on him. Its strength and courage could also bear the burden of the galling work which it had to do in denouncing sin, subduing it, and protecting Allah's creatures from its oppression.