Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 6169, sondan 68. ayet; 102. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 2, harf sayısı 13 ve toplam ebced değeri ise 1258 olarak hesaplanmıştır.
1,2. Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.[590]
Bu âyetler şu şekilde de tercüme edilebilir: “Çoklukla övünmek sizi öyle oyaladı ki, nihayet (ölüleri bile saymak için) kabirlere gittiniz.”
“Çoklukla övünme yarışı” diye çevirdiğimiz 1. âyetteki tekâsür kelimesi, bu sûre bağlamında özellikle “yüksek bir amaç gütmeden, neden niçin demeden mal, evlât, yardımcı ve hizmetçi gibi her devrin telakkisine göre çokluğuyla övünülen şeyleri büyük bir tutkuyla durmadan çoğaltma yarışına girişmek, mânevî ve ahlâkî sorumluluğunu düşünmeden alabildiğine kazanma hırsına kendini kaptırmak” anlamına gelmektedir. Bu tutku bireysel olabileceği gibi toplumsal da olabilir. Âyette tekâsür kavramı Câhiliye toplumunun zihniyet yapısını tanıtmakla birlikte evrensel bir mesaj da içermekte, genel bir tesbit ve dolayısıyla uyarı anlamı da taşımaktadır. Nitekim çağımızda bazı ülke ve toplumlarda hâkim maneviyattan yoksun seküler zihniyet de durmadan üretmek, tüketip tekrar üretmek, kârı ve serveti sınırsızca çoğaltmak şeklinde bir dünya görüşünü içerir. İşte bu dünya görüşü ve onun doğurduğu uygulamalar da bu âyette eleştirilen “çoklukla övünme yarışı”nın çağdaş örneğidir. Ancak insanlığın mânevî ve ahlâkî değerlerini, birikimlerini sistem dışı bırakan, hatta tahrip eden bu yarış, sonuçta ekonomik ve siyasî gücü, iletişim imkânlarını da kullanarak bireysel ilişkilerden uluslar arası ilişkilere kadar uzanan bir haksızlık ve adaletsizlik düzeni doğurmakta ve nihayet dünyayı “global” sorunlar alanı haline getirmektedir. İşte bu sûrede Mekke’nin burnu büyük eşrafının tutumları üzerinden temel bir insanlık sorununa ve bunun ağır bedeline dikkat çekilmiştir.
2. âyetteki mekābir kelimesi kabir anlamındaki makberenin çoğuludur. Tam anlamı “Sonunda kabirleri ziyaret ettiniz” demek olan cümleye müfessirler özellikle şu mânaları vermişlerdir: a) Mecazi anlamda, “Sonunda ölüp kabirlere girdiniz; bu tutku ve yarış sizde ölünceye kadar sürüp gitti”; b) Yine mecazi anlamda, “Öyle kibre kapıldınız ki birbirinize karşı kabirlerdeki ölülerle övündünüz”; c) Lafzî anlamda, “Bizzat kabirlere gidip ölülerle övündünüz.” Tefsirlerde anlatıldığına göre Câhiliye Arapları mal, evlât, akraba ve hizmetçilerinin çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta övünürken yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de ispat etmek için kabirlere gider, “Bizde şu şu şerefli insanlar vardı” diyerek ölmüş akrabalarının kabirlerini gösterir, onların dahi çokluğuyla övünürlerdi. Sûrenin iniş sebebi olarak bu tür rivayetler bulunmakla birlikte genel anlamda insan fıtratındaki mal, evlât ve taraftarların çokluğu ile övünme vb. davranışlar eleştirilmekte, gerçek üstünlüğün âhirette ortaya çıkacağı belirtilmektedir. 3-5. âyetlerin başındaki “hayır” anlamına gelen kellâ edatı, ebedî olan âhiret hayatını, orada verilecek hesabı ve bu hesap için hazırlık yapmayı unutup da fani olan ve ancak daha yüksek amaçlar için kullanıldığında bir değer ifade eden mal mülk vb. imkânları bilinçsizce çoğaltma yarışına girişerek bunlarla avunup övünmenin korkunç bir gaflet ve ahmaklık olduğunu vurgulamak maksadıyla üç defa tekrar edilmiştir. 5. âyette “kesin bir bilgi” diye çevirdiğimiz ilme’l-yakīn tamlaması sözlükte “bir şeyi gerçek haliyle idrak etmek” anlamına gelen “ilim” kelimesi ile “gerçeğe uygun kesin bilgi” anlamındaki yakīn kelimelerinden oluşan bir terim olup “kesin olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi” diye tarif edilmiştir (bu terim hakkında bilgi için bk. Yusuf Şevki Yavuz, “İlme’l-yakīn”, DİA, XXII, 137).
Çoğaltma yarışı sizi oyaladı!
1,2. Ta ki ölüp kabre gelinceye kadar, çoklukla övünmek sizi oyaladı. [801][802]
[801] Tekâsür sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 321.[802] Gereksiz yere övünmenin sonuçları hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 323-328.
Çoğaltma isteği sizi oyaladı.¹
1- Mal, mülk edinme hırsı, bütün hayatınızı mal edinme peşinde harcamanıza neden oldu.
(Servet, aşiret, parti ve şan şeref gibi konularda) Çoklukla (ve çoğunluğa sahip olmakla) övünüp avunmak, sizi (sürekli) oyalayıp gaflete sevk etmişti. (Kendinizden geçirmişti.)
Oyaladı mal-mülk çokluğuyla öğünmek sizleri.
Açgözlülük saplantısı içinde, mal mülk çokluğuyla övünmek oyaladı sizleri.
Çok mal ve evlada, kalabalık kabile ve aşirete, hesapsız servet ve zenginliğe, toplumun çoğunluğuna dayalı güce sahip olmak, övünmek-üstünlük taslamak sizi gaflete düşürerek, Allah'ın nimetlerini, ilahi huzurda hesaba çekilmeyi unutturdu.
Çoklukla övünmek sizi oyaladı,
1-2.İbnu Ebi Hatim`in Bureyde`den rivayet ettiğine göre bu ayeti kerimeler ensardan Harise oğulları (Benu Harise) ile el-Haris oğulları (Benu`l-Haris) hakkında inmiştir. Bunlar birbirlerine karşı övündüler ve birbirlerine karşı sayılarının çokluğuyla üstünlük iddia ettiler. Birileri diğerlerine: "Sizin içinizde şöyle şöyle adamlar var mıdır?" diye sordular. Diğerleri: "Evet öyleleri vardır" diye cevap verdiler. Böylece önce dirilerle övünüp durdular. Sonra işi daha da ileri götürerek: "Hadi kabirleri ziyaret edelim" dediler. Kabristanda ölülerinin kabirlerini göstererek birbirlerine: "Sizin içinizden şunun gibi biri, şunun gibi biri çıktı mı?" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah bu ayeti kerimeleri indirdi.Bazı rivayetlerde söz konusu övünme ve tartışmanın Sehim oğulları ile Abdu Menaf oğulları arasında gerçekleştiği bildirilmiştir. Bu rivayete göre adı geçen kabileler birbirlerine karşı çoklukla övündüler. Sonra mensuplarını sayma gereği duydular. Abdu Menaf oğulları kabilesinin sayıca çok olduğu ortaya çıkınca diğerleri: "Bu çokluk sadece yaşayanlar açısındandır. Bir de ölülerimizi sayalım" dediler. Bu kez kabristana gidip ölülerini de saydılar ve bu kez Sehm oğulları çok çıktı. Bunun üzerine bu ayeti kerime indirildi.Nesefi, Kadı Beyzavi, Hazin, Fahruddin Razi ve Ebu`s-Suud tefsirlerinde ikinci rivayete yer verilmiştir. Celaluddin es-Suyuti`nin Esbâbu Nuzül`ünde ise birinci rivayete yer verilmiştir. Ancak ikinci rivayetin doğru olması daha kuvvetli ihtimaldir. Çünkü müfessirlerin büyük çoğunluğuna göre bu sure (Tekâsür suresi) Mekke döneminde indirilmiştir. Bu ayeti kerimelerin yahudiler hakkında indirildiği çünkü onların mallarının çokluğuyla Müslümanlara karşı övündükleri de rivayet edilmiştir. Ancak bu rivayet zahiri anlama uygun düşmemektedir. Çünkü ikinci ayeti kerimede kabirlerin ziyaret edilmesinden söz edilmektedir ki bunun malla bir ilgisi yoktur. Bu arada bu ayeti kerimelerin genel anlamda mal ve insan çokluğuyla övünme hakkında indirildiği da söylenmiştir. En doğrusunu ancak Yüce Allah bilir.
(Mal, mülk ve servette) Çoklukla övünmek, sizi 'tutkuyla oyalayıp, kendinizden geçirdi.'
Soy-sopunuzla öğünmek, sizi (Allah'a ibadet etmekten) öyle meşgul etti ki,
Mal ve evlad çokluğuyla gururlanmanız, sizi uyaladı.
Çoklukla öğünmek, sizleri oyalamıştır
Mal mülk ve evladın çokluğuyla övünmek sizi oyalayıp durdu.
1,2. Çoğunluk olmak iddianız sizi o kadar meşgul etti ki, mezarları ziyaretle oradakileri de sayacak kadar oldunuz.
1, 2. Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladı ki, nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.
Çoğaltma yarışı sizi alabildiğine meşgul etti;
Para, altın, gayri menkul, çocuk, oy, ödül, şöhret gibi nice şeyi çoğaltma yarışı içinde bulunan insanlar bu dünyaya geliş amacını rahatlıkla unutabilmektedir.
1,2. Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı.
Oyaladı o çokluk kuruntusu sizleri
Sizi çoklukla böbürleniş, (o derecede) oyaladı (ki),
1,2. Sizi tekâsür'le (o çoklukla, mal ve evlâd çokluğuyla) övünmek (o kadar) oyaladı ki, nihâyet kabirleri ziyâret ettiniz (ve artık ölmüş olanlarınızı dahi sayarak gururlandınız)!
Karşılıklı çoklukla (mal, evlat, para, kabile ile vs.) övünme, onları oyaladı durdu.
Çoklukla övünmek sizi oyaladı, o kadar oyaladı ki
[5] Mekke'de nâzil olmuş (8) âyettir.
Mal ve evlat çoğaltma yarışı sizi oyaladı.
(Tekasür, çokluk yarışı ve çoklukla övünmek demektir. Kevser suresinden sonra Mekke’de nazil olmuştur ve 8 ayettir. Cahiliye Arapları, mal, evlât ve akrabalarının çokluğunu bir gurur ve şeref sebebi sayarlar, hatta bu hususta yaşayanlarla yetinmeyip kabilelerinin üstünlüğünü geçmişleriyle de ispat etmek için kabirlere gider, ölmüş akrabalarının çokluğuyla övünürlerdi. Surede onların bu tutumu eleştirilmekte ve gerçek üstünlüğün ahirette ortaya çıkacağı belirtilmektedir.)
Daha çok mal, servet, makâm, şöhret elde etme tutkusuna kapılarak dünyanın gelip geçici zevklerini çoğaltma yarışı ve bunlarla birbirinize karşı üstünlük taslama hastalığı, sizi öylesine derin bir gaflete düşürdü, insânî ve ahlâkî değerlerden uzaklaştırarak o kadar oyaladı ki,
Mekke döneminin başlarında, Kevser sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, insanın açgözlülüğüne dikkat çeken birinci ayetindeki “Tekâsür: çoğaltma yarışı” kelimesinden almıştır. 8 ayettir.
TEKÂSÜR / Çoğaltma Yarışı sizi oyalayıp durdu;
1,2. Aranızdaki çokluk yarışı,1 sizleri, (ölüp) kabre girinceye kadar2 oyaladı.3
1 Tekâsür: Çokluk gururu, iddiâsı, yarışı, gösterişi, çokluk sevdası veya çoklukla övünmek demektir.2 (التَّكَاثُرُ) kelimesi ma’rife (belirli) olduğu için, bilinen bir övünmeye de işaret olabilir ki; o da sebeb-i nüzuldeki olaylardır. Abd-i Menaf oğulları ile Sehm oğulları: “hangimiz daha çoğuz?” diye birbirlerine karşı övünmüşlerdi. Abd-i Menaf oğulları sayı olarak daha çok geldi. Bunun üzerine Sehm oğulları: “bizi, cahiliye devrindeki zulümler yok etti. Haydin hem sağ olanlarımızı, hem ölmüş bulunanlarımızı sayışalım!” dediler. Bunda da Sehm oğulları çok geldi. Bazı rivayette de kabirlere kadar gittiler. Bu sûre bunun üzerine indi. İbnü Ebî Hâtim’in Ebu Büreyde’den bir nakline göre de: Ensar kabilelerinden Hâris oğulları ve Hars oğulları karşılıklı övünmüşler ve çokluklarıyla böbürlenmişler. Bir taraf: “Bizde filan ve filan gibiler var” demiş. Diğerleri de buna benzer şeyler söylemiş. Böyle dirileriyle övünüştükten sonra, “haydin kabirlere gidelim” demişler. Varmışlar, bir taraf kabirlere işaret ederek: “sizde filan filan gibiler var mı?” demiş. Diğerleri de o şekilde karşılık vermişlerdi. Bu sûre bunun üzerine nazil oldu. Bu iki rivayete göre bu surenin nüzul sebebi, “ölülerle bile övünecek derecede adet ile çokluk gururudur.” (Elmalılı)3 Bu âyet, “aranızdaki çokluk yarışı, sizlere kabre gireceğinizi bile unutturdu” veya “aranızdaki çokluk yarışı, sizi (öyle) oyaladı ki, kabirlerdeki (ölülerinizle) bile övünmeye başladınız” şeklinde de tercüme edilebilir.
BİR aç-gözlülük saplantısı içindesiniz,
Çoğaltma tutkusu sizi öyle oyaladı ki. 57/20, 7/18-19
ÇOĞALTMA tutkusu sizi oyalayıp durdu,[5870]
[5870] Krş:
57:20. el-Lehve, değirmen taşı boşa dönmesin diye ağzından çıkanı geri içine koyarak taşı oyalamaktır. “Faydalı veya faydasız bir işle meşgul olmak” anlamındaki şuğlden farklı olarak, sadece faydasız işler için kullanılır. Zımnen: Çok malla elde ettiğiniz itibarın size her kapıyı açacağını düşündünüz (Krş:
34:35). Kınanan “çok mal” değil, mal az da olsa onu “çoğaltma tutkusu”dur. Bu fiilin yapısından (kâsera’l-mâl fe’s-tekserahu) anlaşılmaktadır. Tam bu noktada, birçoklarına mal edilen şu fakr tarifi hatırlanmalıdır: Fakr hiçbir şeye sahip olmaman değil, dünyalara sahip olsan da, hiçbir şeyin sana sahip olmasına izin vermemendir.
Sizi o çokluk kuruntusu oyaladı.
Dünyalıklarla böbürlenmek, oyaladı sizleri.
Çokluk yarışı, sizi oyaladı,
Çoğaltma yarışı sizi oyaladı;
Çoklukla övünmek sizi oyaladı.
Çokluğunuzla övünmek sizi oyaladı:
Aldatıp oyaladı o çokluk yarışı sizleri,
egledi sizi çoķlıġ-ıla biribirüñüze faħr eylemek,
(Ey qafil insanlar!) Çoxluq (mal-dövlət, oğul-uşaq və qohum-əqraba çoxluğu) ilə öyünmək sizi o qədər şirnikləndirdi (başınızı o qədər qatdı) ki,
Rivalry in worldly increase distracteth you
The mutual rivalry for piling up (the good things of this world) diverts you(6257) (from the more serious things),*
6257 Acquisitiveness, that is, the passion for seeking an increase in wealth, position, the number of adherents or followers or supporters, mass production and mass organisation, may affect an individual as such, or it may affect whole societies or nations. Other people's example or rivalry in such things may aggravate the situation. Up to a certain point it may be good and necessary. But when it becomes inordinate and monopolises attention, it leaves no time for higher things in life, and a clear warning is here sounded from a spiritual point of view. Man may be engrossed in these things till death approaches, and he looks back on a wasted life, as far as the higher things are concerned.