Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 6180, sondan 57. ayet; 104. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 4, harf sayısı 14 ve toplam ebced değeri ise 265 olarak hesaplanmıştır.
Veylun likulli humezetin lumeze(tin)
1,2. Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline!
“Vay haline!” diye çevirdiğimiz veyl kelimesi “çetin azap, helâk, yok olma, rezil rüsvâ olma, cehennemde bir vadi, beddua” anlamlarına gelmektedir. Meâlde bunların tamamına işaret eden “vay haline” lafzı kullanılmıştır. “Arkadan çekiştiren” diye çevirdiğimiz hümeze kelimesi ise “birini arkasından çekiştirmek, kaş göz, el kol işaretleriyle onunla alay etmek, aşağılamak” mânalarına gelen hemz kökünden türemiş bir sıfat olup “insanları arkadan çekiştirmeyi, şeref ve haysiyetlerini yaralamayı alışkanlık haline getiren, bundan zevk alan kimse” demektir. “Ayıp kusur arayan” diye çevirdiğimiz lümeze kelimesi de benzer davranışları arkadan değil, kişinin yüzüne karşı gösteren kimseyi ifade eder. Bu âyetlerin, mal ve servetinin çokluğuyla gururlanıp insanlarla alay ederek onların şahsiyetlerini zedeleyen Ahnes b. Şüreyk isimli putperest Arap hakkında indiği rivayet edilmiştir (bk. Kurtubî, XX, 183). Ancak sûrenin iniş sebebinin özel olması hükmünün genel olmasına engel değildir. İslâm dini, insan şahsiyetinin ve onurunun korunmasına son derece önem verdiği için Kur’an bu tür davranışları kınamakta ve böyle davranışlar sergileyenlerin âhirette ateşle cezalandırılacağını haber vermektedir. 2-3. âyetler servetinin çokluğuna gururlanıp insanlarla alay eden kimselerin aynı zamanda helâl haram demeden mal toplayan, onu saklayan, fakirlik korkusuyla cimrilik ederek onu hayır yolunda harcamaktan kaçınan, fakirin hakkını vermeyen ve servetinin kendisini ebedîleştireceğini sanan bencil ve maddeci kimseler olduklarını da ifade etmektedir.
(Arkadan) çekiştiren (ve) kusur arayan herkese yazıklar olsun!
1,2,3. Diliyle çekiştirip insanların onuru ile oynayan, kaş-göz hareketleriyle onlarla alay eden insanın vay haline! Mal yığıp onu tekrar tekrar sayar ve malının kendini ebedî yaşatacağını sanır. [806][807]
[806] Hümeze sûresi ve genel ilkeler için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 345; 353.[807] Kaş-göz hareketleriyle alay etmenin sonuçları hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 347-352.
Arkadan çekiştirenlerin, kaş göz hareketiyle alay edenlerin vay haline!¹
1- Nebiye ve davetine karşı küçümseyici tavır takınan, onu alaya alanların vah haline.
Arkadan çekiştirip duran (gıybet ve dedikodu yapan) ve kaş göz işaretiyle (insanlarla) alay edip (aşağılayan) her kişinin vay haline. (Ki bu açık bir gururlanma, aldanışve fesatlıktır.)
Bütün inceden inceye alay eden kovucuların vay hallerine.
Ayıp kusur arayan ve göz kaş işaretleriyle alay edenlerin vay haline!
İnsanları arkalarından çekiştirip ayıplayanların, aşağılayanların, gizli açık dillerine dolayanların, kaş-göz hareketleriyle alay edenlerin vay haline!
Arkadan çekiştiren, kaş göz hareketleri yaparak alay eden her kişinin vay haline!
1-4.İbnu Ebi Hatim`in Hz. Osman (r.a.) ve Abdullah bin Ömer (r.a.)`den rivayet ettiğine göre bu ayeti kerimeler Ubeyy bin Halef hakkında indirilmiştir. Suddi`den rivayet edildiğine göre de Ahnes bin Şerik hakkında indirilmiştir. İbnu Münzir`in İbnu İshak`tan rivayet ettiğine göre ise Umeyye bin Halef, Resulullah (a.s.)`ı gördüğü zaman kaş göz hareketleri yaparak onunla alay ederdi. Bu ayeti kerimeler de onun hakkında indirildi. Bir rivayette de Velid bin Muğire hakkında indirildiği ifade edilmiştir.
Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline;
Azab olsun, (insanları arkalarından çekiştiren) her ayıblayıcıya, yüzlerine karşı dil uzatıcıya!...
Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı alay etmeyi ve ayıplamayı adet edinen her kişinin vay haline!
Her koğuculuk edenin, gözle, kaşla alay edenin vaydır haline!
İnsanları arkalarından çekiştirenin, onların haysiyetleriyle oynayanın vay haline!
1,2. Mal toplayarak onu tekrar tekrar sayan, diliyle çekiştirip alay eden kimsenin vay haline!
1, 2. Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur.
Yazıklar olsun her dedikoducuya ve iftiracıya.
1,2. Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!
Veyl bütün «hümeze lümeze» güruhuna
Arkadan çekişdirmeyi, yüze karşı (el, kaş ve göz işaretleriyle) eğlenmeyi ve ayıblamayı aadet edinen her kişinin vay haaline!
Hümeze olan (insanları arkadan devamlı ayıplayıp çekiştiren), yüzlerine karşı (da onlarla) alay etmeyi âdet edinen her kişinin vay hâline!
Birinin arkasından dedikodu yapıp alay edenlerin vay hallerine,
Arkadan çekiştiren, gözüyle kaşıyle eğlenen,
[4] Medine'de nazil olmuş (9) âyettir.
Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline!
(Hümeze, birini arkasından çekiştirmek, onunla alay etmek, kırmak ve incitmek manalarına gelir. Kıyamet suresinden sonra Mekke’de nazil olmuştur ve 9 ayettir.)
İftira, dedikodu ve gıybet yaparak insanları çekiştiren; kaş-göz işâretleriyle onları aşağılayıp alaya alan her küstahın vay hâline!
Mekke döneminin başlarında, Kıyâmet sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen “Kaş göz işâretleriyle insanları alaya alıp küçümseyenler, anlamına gelen Hümeze” kelimesinden almıştır. 9 ayettir.
Yazıklar olsun kaş göz işareti yaparak alay eden, her bir HÜMEZE’ye / Arkadan Çekiştiren’e!
İnsanları arkadan diliyle çekiştiren,1 kaş-göz hareketleriyle alay etmeyi âdet haline getirenlere2 yazıklar olsun!
1 Hemz: El ile çimdiklemek, dürtmek, kakmak, vurmak demektir. (Nitekim mahmuz, bu mânâyadır.) Hümeze ise; çimdikçi, çekiştirici, ısırıcı, kakıştırıcı, vurucu, kırıcı, atıcı anlamlarına gelir. Örfteki anlamı ise; “inceden inceye ve geriden geriye hafife alarak, alay ederek, şunun bunun haysiyeti ile oynayıp incitmeyi, etini yiyerek yani gıybet ederek ayıplamayı âdet edinen” demektir.2 Lemz: Asıl manası ayıplayıcı, saplayıcı demektir. Kaş göz kırparak işaret ederek eğlence sûretiyle birini diğerine göstermek demektir. Yani hümeze; el ile yüze karşı ve sözlü olarak, lümeze ise; dil ile arkadan ve gizlice insanları inciten ve haysiyetleriyle oynayan kimse demektir.
VAY haline iftira atanın ve ayıp-kusur arayanın! 1
Gizli açık, önden arkadan çekiştirip insanların haysiyetiyle oynayanlara yazıklar olsun! 49/11-12, 68/11
GİZLİ-açık, arkadan-önden sürekli iftira atıp kara çalan, çekiştirip ayıp kusur arayan herkese yazıklar olsun![5887]
[5887] Humeze-lumeze gibi kavram çiftleri, tıpkı muzzemmil-muddessir çifti gibi genelde bir mânanın iki kutbunu ifade ederler. “Gizli-açık, arkadan-önden” çevirisinin gerekçesi budur. Kur’an’daki tüm kullanımlarından yola çıkarak el-hemzin arkadan el-lemzin de yüzüne yapılan çekiştirme ve karalama olduğunu söyleyebiliriz. Niçin ism-i fail olarak hemmâz ve lemmâz gelmemiş sorusunun cevabı açıktır: Günahkârı değil günahı hedef almak için.
Arkadan çekiştiren, gözü ile kaşı ile eğlenen her bir kimsenin vay haline!
Vay haline her hümeze ve lümeze'nin!
Yani insanları arkadan çekiştiren, küçük düşüren, kaş göz hareketleriyle eğlenenlerin!
(İnsanları) Diliyle çekiştiren, kaş ve gözüyle işaretler yapıp alay eden her fesad kişinin vay haline!
Arkadan çekiştiren ve kusur arayan herkesin çekeceği var.
Bütün koğuculuk yapanların, insanları arkadan çekiştirenlerin vay haline!
Yazıklar olsun arkadan çekiştirenlere, başkalarıyla eğlenenlere.
Yazıklar olsun arkadan çekiştirenlerin, kaş göz işareti yapıp alay edenlerin tümüne!
veyldür her bir ādem ardınca yavuz söyleyiciye 'ayıblayıcı!
Vay her ġıybet idici kimseye, ḫalḳı masḫaralıġa alan kimseye.
(Dalda) qeybət edib (üzdə) tə’nə vuran hər kəsin vay halına!
Woe unto every slandering traducer,
Woe to every (kind of) scandal-monger and backbiter,(6266)*
6266 Three vices are here condemned in the strangest terms: (1) scandalmongering, talking or suggesting evil of men or women by word or innuendo, or behaviour, or mimicry, or sarcasm, or insult; (2) detracting from their character behind their backs, even if the things suggested are true, where the motive is evil; (3) piling up wealth, not for use and service to those who need it, but in miserly hoards, as if such hoards can prolong the miser's life or give him immortality: miserliness is itself a kind of scandal.