Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 494, sondan 5743. ayet; 4. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 29, harf sayısı 125 ve toplam ebced değeri ise 8191 olarak hesaplanmıştır.
يا ايها الناس اتقوا ربكم الذي خلقكم من نفس واحدة وخلق منها زوجها وبث منهما رجالا كثيرا ونساء واتقوا الله الذي تساءلون به والارحام ان الله كان عليكم رقيبا
ياايهاالناساتقواربكمالذيخلقكممننفسواحدةوخلقمنهازوجهاوبثمنهمارجالاكثيراونساءواتقوااللهالذيتساءلونبهوالارحاماناللهكانعليكمرقيبا
Yâ eyyuhâ-nnâsu-ttekû rabbekumu-lleżî ḣalekakum min nefsin vâhidetin veḣaleka minhâ zevcehâ vebeśśe minhumâ ricâlen keśîran venisâ-â(en)(c) vettekû(A)llâhe-lleżî tesâelûne bihi vel-erhâm(e)(c) inna(A)llâhe kâne ‘aleykum rakîbe(n)
Ey insanlar, korkun Rabbinizden. O ki sizi bir tek nefisten yarattı ve ondan eşini yarattı ve her ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üretti. Ve Allah'tan sakının, sorduğunuz akrabalarınız (1.derece) hakkında ve şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da[104] eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.
Buradaki “ondan” ifadesi “onun türünden” şeklinde de anlaşılabilir.
Kur’an-ı Kerîm’de “ey insanlar!” hitabının hedef kitlesi yalnızca müminler değil, bütün insanlardır. Bu sebeple âyette “Allah’a saygısızlıktan sakının” yerine “Rabbinizden sakının” meâlinde bir ifade kullanılmıştır. Bunu, insanların yaratıcı ile kulluk ilişkisine “Allah ve ilâh”, insan olarak yaratılma ve geliştirilme ilişkilerine ise rab isminin uygun düşmesiyle izah etmek mümkündür. Zira bu isim, yaratmayı ve yaratılana belli özellikler içinde var oluş imkânı vermeyi ifade etmektedir.
Hitabın, arkadan gelecek hükümler bakımından, hiçbir fark gözetmeksizin bütün insanları hedeflemiş olmasının ikinci delili de insanlar arasındaki ilişkilere –biri geniş, diğeri nispeten dar olan– iki unsuru temel kılmış olmasıdır: a) Bütün insanların asıl maddesi, özü olan “nefis”, b) İlk rahimden (bütün insanların annesi olan Havvâ’nın rahminden) son rahime (her bir insanın annesinin rahmine) kadar gelen rahimler. Yaratanı bir, özü ve aslı bir, ilk oluşta anası babası bir, sonraki oluşlarda da soyu ve ailesi bir olan insanların yalnızca bu birlikten kaynaklanan birtakım hakları ve ödevleri (bu mânada insan hakları) olacaktır, olmalıdır; Nisâ sûresi de bu hakların ve ödevlerin önemli bir kısmını açıklamak üzere indirilmiştir.
Kur’an’da nefis (çoğulu enfüs), “insan, insanın veya başka bir şeyin kendisi, insanın hayatta iken insan olmasını sağlayan (insanın onun sayesinde, ona sahip olduğu için insan olduğu), ölünce de ebedî varlığını devam ettiren unsuru” mânalarında kullanılmıştır. Bazı âlimler, filozoflar ve sûfîler ruh ile nefsi aynı varlığın iki adı olarak açıklamışlar (meselâ bk. Gazzâlî, İhyâ’, III, 2 vd.), bazıları ise nefis ile ruhu farklı mahiyetler olarak tanımlamışlardır. İkinci tanımlamaya göre Allah Teâlâ her bir insan için tıpkı bedeni gibi bir de nefis yaratır, Şah Veliyyullah’ın “neseme” adını verdiği bu nefis, insanın hayatı boyunca yapıp ettiklerine göre mânevî bir yapı ve kişilere göre farklı özellikler kazanır. Ruh ise şahsî değil umumidir; tek bir enerji merkezinden gelip ampulleri aydınlatan elektrik gibidir ve ilâhîdir, Allah’a aittir, “halk âlemi”ne değil “emir âlemi”ne dahildir, nefis için Allah’ın rızâsına götüren yolu aydınlatır veya onu bu yola çeker. İnsanın tabiatında ve yapısında Allah’ın rızâsına aykırı yola çeken güçler de (heyecanlar, güdüler, ihtiyaçlar) vardır, ayrıca şeytanın da işi, insanı Allah yolundan saptırmaya çalışmaktır. İnsan (nefis), aldığı eğitim ve iradesi sayesinde bu iki çekim merkezi arasında mücadele ve imtihan vererek dünya hayatında kulluğunu ve tekâmülünü gerçekleştirmeye çalışır; “emmâre” (kötüye çeken, kötüyü emreden) nefis olmaktan kurtularak, “levvâme” (kendini tenkit eden, kınayan), “mülheme” (ilâhî ilhama mazhar olan), “mutmainne” (şüphelerden ve geçici zevk bağımlılığından kurtularak huzura eren), “râdıye” (Allah’ın takdirine razı olan), “merdıyye” (Allah’ın rızâsına mazhar olan) nefis basamaklarına veya derecelerine tırmanmak için çabalar (Şah Veliyyullah, et-Tefhîmâtü’l-ilâhiyye, I, 222; II, 216 vd.; Hüccetullâhi’l-bâliga, I, 38-40, 58-61).
Âyette önce “sizi bir tek nefisten yaratan” denilmiş, sonra “ondan da eşini yaratan” buyurulmuştur; insanlardan her birinin babası ve anası bulunduğuna, her birey üreme kanunları çerçevesinde meydana geldiğine göre burada “nefisten, ondan yaratan” sözünü “onun bir parçasından” (meselâ kaburgasından) şeklinde değil, “onun özünden, ona benzer (misli) olan asıldan ve kökten (buradaki ifadeye göre nefisten) yaratan” şeklinde anlamak gerekir. Nitekim “Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden (nefislerinizden) eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır” meâlindeki âyette de bu kelime aynı mânada kullanılmıştır (Rûm 30 /21). Nahl (16 /72) ve Şûrâ (
42:11) sûrelerinde de benzer ifadeler vardır. Bütün bu âyetlerde “nefsinden yaratmak”, “vücudunun bir parçasından yaratmak” mânasında değildir. Buna göre meâli ve numaraları verilen âyetler, Havvâ’nın aslının, Âdem’in kaburgası olduğu şeklindeki yaygın inancın delili olamaz. Havvâ’nın veya kadınların eğri kaburgadan yaratıldığını ifade eden hadisler, kadınla erkeğin tabii (fıtrî) olan ve değişmemesi gereken farklılıklarını ve özelliklerini anlatmak üzere yapılmış bir benzetmedir, mecazî bir anlatımdır. Nitekim bazı rivayetlerde açıkça “Kadın kaburga gibidir” buyurulmuştur (Buhârî, “Nikâh”, 79, 80; Müsned, V, 151). Hadislere göre kadınları erkeklere benzetmeye, tabii özelliklerini yok etmeye kalkışmak, eğimli yaratılmış kaburga kemiğini düz hale getirmeye uğraşmak gibidir. Kaburga ancak kavisli olduğunda uygun, sağlam ve kâmildir, fonksiyonunu yerine getirir; düz olsaydı akciğerin şekline uymaz ve onu koruyamazdı. Şu halde onu düzeltmeye çalışmak bozmaya ve kırmaya çalışmak demektir.
Âdem ile Havvâ yaratıldıktan sonra bunlardan birçok erkek ve kadının meydana getirildiği ve yeryüzüne dağıtıldığı ifade buyurulmaktadır. Bazı müfessirler dünyada yalnızca bir erkekle bir kadının bulunduğu bir zamanda bunların çocuklarının nasıl çocuk meydana getirebilecekleri üzerinde durmuş ve “birinci batında ikiz doğan bir erkek ve bir kızın, ikinci batında yine ikiz doğan bir kız ve bir erkekle evlendiklerini, o tarihte başka yolu bulunmadığı için Allah’ın farklı batınlarda doğan kardeşler arasında evlenmeyi câiz kıldığını ifade etmişlerdir (Tabâtabâî, IV, 146). Bize göre böyle bir tasavvur zaruri değildir; çünkü Allah Teâlâ’nın insanı nasıl yarattığını açıklayan âyetlerde topraktan, çamurdan, nefisten ve Allah’ın ruhundan üflemesiyle yaratıldığı kayıtları ve şekilleri vardır. Son şekil Hz. Îsâ’nın yaratılmasıyla ilgilidir. Meryem, bir erkekle beraber olmadan Allah’ın ruhundan üflemesi (Enbiyâ
21:91; Tahrîm
66:12) ve bunun açıklaması mahiyetinde olan “ruhun insan şekline bürünüp Meryem’e görünmesi”yle (Meryem
19:17) hamile kalmış ve Allah’ın ona ulaştırdığı bir “kelimesi” (Nisâ
4:171) olarak Hz. Îsâ’yı doğurmuştur. Kezâ Hz. Zekeriyyâ bir zürriyet vermesi için rabbine dua etmiş, rabbinin de duasını kabul ederek Yahyâ’yı ona vereceğini müjdelemesi üzerine “kendisinin yaşlandığını, eşinin de çocuktan kesildiğini” ifade ederek bunun nasıl olacağını sormuştu. Rabbinin ona cevabı şöyle olmuştur: “İşte böyle; Allah dilediğini yapar” (Âl-i İmrân
3:40); “... O, bana kolaydır; daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım” (Meryem
19:9). Hz. Âdem’in yaratılmasında ana da yoktur baba da; Hz. Îsâ’nın yaratılmasında yalnızca ana vardır; Hz. Yahyâ’nın yaratılmasında ana ve baba vardır, fakat çocuk yapma kabiliyetleri mevcut değildir. Kur’an-ı Kerîm’de ve sağlam rivayetlerde “kardeşlerin birbiriyle evlendikleri” bilgisi verilmediğine göre ilk yaratılan erkekle kadından birçok erkek ve kadının türetilmesinin nasıl olduğunun bilinmediğini, yukarıda zikredilen şekillerden birine göre veya bir başka şekilde yaratma ve çoğaltmanın olabileceğini ifade etmek bize daha uygun görünmektedir.
Akrabalık bağının (sıla-i rahim) hakkını vermemekten sakınmanın, Allah’ın emirlerine aykırı davranmaktan sakınma ile beraber zikredilmesi İslâm’da akrabalık ilişkisine ne kadar önem verildiğine güçlü ve açık bir işaret teşkil etmektedir. Ayrıca bu giriş, sûrede “ana, kız kardeş, eş” gibi sıfatlarla erkeğe bağlı (aralarında akrabalık veya akid ilişkisi bulunan) kadınların haklarına riayet edilmesi gerektiğine ve bunun Allah’ın emirlerine riayet mahiyetinde olduğu hükmüne de işaret etmekte, gelecek hükümler için mânevî bir müeyyide sağlamaktadır.
Ey insanlar! Sizi tek bir [nefis]ten (candan/cevherden) yaratan, eşini de ondan yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayanRabbinize karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Kendisiyle ilgili birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a ve yakınlara karşı [takvâ]lı olun! Şüphesiz ki Allah üzerinizde gözetleyicidir.
Benzer mesajlar: En‘âm
6:98; A‘râf
7:189; Zümer
39:6
İlk insan yani erkek türü nereden yaratıldıysa eşi de oradan yaratılmıştır; yani ilk kadın, ilk erkekten yaratılmamıştır; iki türün yaratıldığı kaynak aynıdır.,Bu cümle Rûm
30:20, Fâtır
35:11 ve Nebe’
78:8 ile okunmalıdır. Bu mesaj, ilk insanların pek çok erkek ve kadından oluşan çiftler hâlinde yaratıldığının delilidir. Böylece her türlü ensest iddiaları geçersiz olmaktadır.
Ey insanlar! Sizi tek bir cevherden/nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan Rabbinizden sakınınız. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakınınız. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.[67][68]
[67] Nisâ sûresi hakkında genel bilgi için bz: Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, V, 13[68] Nefs ve ilk insanın yaratılışı hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, V, 16-22; IV, 137-147.
Ey insanlar! Sizi, tek bir nefisten¹ yaratan, ondan eşini yaratan ve o ikisinden birçok erkek ve kadını üreten Rabb'inize karşı takvâlı² olun. Birbirinizden yararlanasınız diye akrabalık bağını kuran Allah'a karşı takvâlı² olun. Kuşkusuz, Allah, sizi gözetmektedir.
1. Özden, türden. Âdem'in eşi ademin bedeninden değil, Âdem'in de yaratıldığı özden, aynı mayadan, aynı türden yaratılmıştır. 2. Takva, korunmak, önlemek, saklamak demektir. Vahye içtenlikle uyarak, kötü, zararlı şeylere ve tehlikeye karşı korunmak, sakınmak ve kendisini güvene almak konusunda titizlik göstermek; zararlı şey ile korunacak şey arasına bir engel koymak" demektir. Takva, korku anlamına da gelmektedir; ancak bu Allah'ın sevmesinden yoksun kalmak, Allah'ı incitmekten endişe etme anlamında sevgiyi yitirme korkusudur. Takva sahibi olanlara muttakî denir.
Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten (Hz. Adem’den) yaratan, ondan (onun vücudundan ve onu tamamlayan olarak) da eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakının. Ve (yine) kendi (adı hürmetine), birbirinizle (ihtiyaçlarınızı) isteyip dilekleştiğiniz (Allah'tan) ve akrabalık (bağlarını koparmak) tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözetleyicidir.
Ey insanlar, sizi tek bir candan yarattı, o canın eşini de ondan yaratıp ikisinden birçok erkek ve kadın türetti. Sakının Allah'tan ki onunla haklarınızı dilemektesiniz ve akrabalık hukukuna da riayet edin. Şüphe yok ki Allah, sizi tamamıyla görüp gözetmededir.
2. sûrenin 29-38. âyetlerine ait izahata bakınız.
Ey insanlar! Sizi tek bir kişiden yaratan, ondan eşini var eden ve her ikisinden pek çok kadın ve erkekler meydana getiren Rabbinize karşı, sorumluluğunuzun bilincinde olun. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve akrabalık bağlarını gözetin. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde daima gözetleyicidir.
Bu sûrede aile hayatının düzenini sağlayan dengeli, eşit, adil kanunlar bildirilir. Miras paylaşımı ile ilgili ayrıntılı belirlemeler yapılır ve yetim hakkının korunmasına özel bir önem verilir. Bu eksende müslü-manlara cömertlik öğütlenerek cimrilikten sakınmaları emredilir. Sûre namazdan evvelki temizlikleri ve na-mazı öğretir. Müslümanlara savaş ve savunma ile ilgili emirler verir. Daha sonra emanetleri ehil kişilere ver-mek öğütlenerek anlaşmazlıklarda Allah Rasûlüne başvurmak emredilir. Ayrıca münafıklara karşı uyanık ve tedbirli olmak gerektiği anlatılır. Ve adaletin yaşamın tüm safhasında uygulanması da emredilen bu sûreye Büyük Nisâ sûresi denir. Talak sûresine de Küçük Nisâ sûresi dendiği gibi.
Ey insanlar, sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkeklerin ve kadınların üremesini sağlayıp yaygınlaştıran Rabbinize sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Adını kullanarak biri birinizden istekte bulunduğunuz Allah'a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun, akrabalık bağlarını, akrabalık haklarını koruyun. Unutmayın ki, devamlı Allah'ın denetimi altındasınız.
Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan, o candan kendi eşini yaratan ve bu ikisinden çok sayıda erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık haklarını gözetmemekten sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.
Ey insanlar sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini yaratan ve her ikisinden birçok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup-sakının. Ve (yine) kendisiyle, birbirinizle dilekleştiğiniz Allah'tan ve akrabalık (bağlarını koparmak)tan sakının. Şüphesiz Allah, sizin üzerinizde gözeticidir.
Ey insanlar, sizleri bir tek şahıstan (Hz. Âdem'den) yaratan, o şahıstan da eşini (Havva'yı) vücuda getiren, ikisinden bir çok erkeklerle kadınlar üreten Rabbinizden korkun ve günah yapmaktan sakının; ve yine kendisine hürmet göstererek birbirinizden dileklerde bulunduğunuz (Allah adına senden istiyorum, dediğiniz) Allah'dan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Şüphesiz ki Allah, üzerinize gözcü bulunuyor.
Ey bütün insanlar (fakiriyle, zenginiyle, kadınıyla, erkeğiyle) sizi nefs-i vahide (tür birliği) içinde yaratan ve o türün eşlerini aynı cinsten (yani erkeği kadından, kadını erkekten) yaratan ve onlardan çok erkek ve kadınlar yayan Rabbinizizin adalet ve eşitlik yaslarını çiğnemekten sakının, adına birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’ın hukukuna ve akrabalık haklarına riayet etmemekten de sakının.. Şüphesiz Allah, sizin durumunuzu bilip gözetleyendir.
Ağırlıklı olarak kadın hakları ile ilgili olduğundan Nisa ismini almıştır.
Ey insanlar! Hepinizi bir kişiden yaratan, ondan eşini de çıkaran, bunlardan da bir hayli erkek, dişi üreten, birbirinizle antlaştığınızda, onun adiyle antlaştığınız Allahtan sakınınız, hısımları sayın, Allah sizin üstünüzde gözeticidir
Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan (onun özünden/maddesinden) eşini var eden ve her ikisinden birçok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize gönülden bağlanarak emirlerine itaat edin ve kötülüklerden sakının! Kendisi adına (Allah aşkına, Allah'a yemin olsun, Allah şahittir ki… gibi yemin edip) birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten sakının, emirlerine sımsıkı sarılın ve aranızdaki komşuluk/akrabalık bağlarını koparmamaya özen gösterin! Unutmayın ki Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.
Bkz.
7:189Bu sûre “Ey insanlar” ifadesiyle başlayan hac suresi ile birlikte iki sureden biridir.
Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabb'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizliktende sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.
İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan, ikisinden pek çok erkek ve kadın üreten Rabbinizi dinleyin. Adına birbirinizden isteklerde bulunduğunuz ALLAH'a saygı gösterin; akrabalara da... ALLAH elbette sizi Gözetlemektedir.
Erkek ve dişi, çok ufak bir farkla aynı genetik programı paylaşırlar. Adem'in kaburga kemiği hikayelerinin bu yaratılış gerçeğiyle bir ilişkisi yoktur.
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'dan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir.
Ey o bütün insan kömeleri! Sakının o Rabbınıza karşı gelmekten ki sizleri bir tek nefisten yarattı, ondan eşini yarattı da ikisinden bir çok erkekler ve dişiler üretti, sakının o Allaha karşı gelmekten ki siz onun ve o rahimlerin hurmetine biribirinizden dilek dilersiniz, çünkü o Allah üzerinizde gözcü bulunuyor
Ey insanlar, sizi bir tek candan yaratan, ondan da yine onun zevcesini vücûde getiren ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar türeten Rabbiniz (e karşı gelmek) den çekinin. Kendisi (nin adını öne sürmek suretiy) le birbirinize dileklerde bulunduğunuz Allahdan ve akrabalık (bağlarını kırmak) dan sakının. Çünkü Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir.
Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten (Âdem'den) yaratan, ondan da eşini (Havvâ'yı)yaratarak (yeryüzüne) ikisinden birçok ricâl (erkekler) ve nisâ (kadınlar) yayan Rabbinizden sakının! O'nun hakkına birbirinizden isteklerde bulunuyor olduğunuz Allah'dan ve akrabâlık bağların(ı koparmak)tan sakının! Şübhesiz ki Allah, sizin üzerinizde tam bir gözeticidir.
Ey İnsanlar! Sizi tek bir nefisten, aynı nefisten (cins-insan nevi) eşini yaratan, ikisinden de erkekler ve kadınları çoğaltıp (yeryüzüne) yayan Rabbinizden korunun. (Dualar ile) İsteklerde bulunduğunuz Allah’dan ve akrabalık bağlarına (uymamazlıktan) korunun. Şüphesizki Allah sizi her zaman gözetendir.
Ey nâs! Rabbinizden sakınınız ki sizi bir tek nefisten [²] yaratmış, ondan da zevcesini vücude getirmiş ve onlardan bir çok erkek, kadın türetmiştir. İsmini zikr ile bir diğerinize müracaat ettiğiniz [³] Allah/tan, hısımlıklardan [⁴] sakının. Çünkü Allah her an sizi gözetir.
[1] Yüz yetmiş altı ayet olan bu surei celile Medine'de nazil olmuştur.[2] Âdem Aleyhisselâmdan.[3] Yekdiğerinizden bir şey istediğiniz zaman «Allah için» dediğiniz Allah'tan.[4] Hısımlardan ilişiğini kesmeden, yahut hısımlık hatırı için dediğiniz hısımlıklardan sakının.
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.
(176 ayettir ve Medine’de nazil olmuştur. “Nisa” kadınlar demektir. Bu surede daha çok kadından, cemiyet içinde kadınların hukukî ve içtimaî yer ve değerlerinden bahsedildiği için adına “Nisa” denmiştir.)
Ey insanlar!Sizi ilkönce bir tek candan yani Âdem’den yaratan, sonra onunla aynı özden, aynı unsurdan Havvâ adındaki eşini var eden veböylece, bu ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üretip yeryüzüneyayan Rabb’inize gönülden bağlanarak buyruklarına itaat edin, dürüst ve erdemlice bir hayat sürerek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının!Öyleyse, “Allah aşkına! Allah’a yemin olsun! Allah şahittir ki!” diyerek adına yeminler edip dileklerde bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının, emirlerine sımsıkı sarılarak kötülüklerden korunun ve aranızdaki akrabalık bağlarını koparmamaya büyük özen gösterin! Zira hiç unutmayın ki üstünüzde, sizi sürekli gözetleyen bir Allah var!İşte bu gerçeği hiç unutmadan, zayıf ve çaresiz kimselere kol kanat gerin, özellikle de yetimlerin hakkını çiğnememeye büyük özen gösterin:
Adını, aile hayatı ve kadınlarla ilgili düzenlemeleri içeren ayetlerdeki “nisâ: kadınlar” kelimesinden alan sûre, hicretten sonra dördüncü ve beşinci yıllarda, Medîne’de indirilmiştir. 176 ayettir.
Ey İnsanlar!
Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini yaratan, bu ikisinden çokca adamlar ve kadınlar üretip yayan rabbinizden sakınıp korunun!
Allah’tan sakınıp korunun ki O’nun adına Erhâm’ı / Rahmler’i ve birbirinizi istersiniz!
Allah, üzerinizde gözetleyici olandır.
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten1 yaratan ve onun eşini de kendi cinsinden2 yaratıp ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar meydana getiren Rabbinize karşı, (hata etmekten) sakının. Ve birbirinizden dilekte bulunurken, adına yemin verdiğiniz Allah’tan ve akrabalık3 (bağlarını koparmak)tan da sakının. Şüphesiz Allah, sizi (her an) görüp gözetendir.
1 Yani bu nefis, Âdem (a.s) olabileceği gibi her insanın babası da olabilir. Fakat ayetin devamından bu nefsin Âdem (a.s) olduğu daha belirgindir. Abduh ve Muhammed Esed gibi mutlaka farklı bir şey söyleme alışkanlığında olan bazıları “nefis” kelimesini “insanlık” veya “canlı” anlamında anlamaya çalışmışlarsa da bu izahları Âdem (a.s)’ın yaratılışıyla ilgili âyetlerle örtüşmemiştir. 2 (مِنْهَا) daki (مِنْ) harf-i cerri, beyan içindir. Yani, Âdem’in eşini başka türden değil, kendisi gibi insan cinsinden kıldı. Eğer buradaki (مِنْ) harf-i cerri ba’ziyye olarak kabul edilir ve tercüme birçok mealde olduğu gibi; “ondan da eşini yaratan” şeklinde yapılırsa, Âdem (a.s)’ın eşinin onun bir cüz’ünden yaratıldığı anlaşılır ki bu İslam dışı bir ifade olur. Zira bu görüş Yahudilere aittir. Bu düşüncede olanların pek çoğu Peygamberimiz (s.a.v)’in: “Kadın eğe (kaburga kemiklerinin en altındaki kıkırdak yapısında olan) kemiği gibidir. Kadın, bir eğe kemiği gibi yaratılmıştır. Onu doğrultmağa kalkarsan kırarsın, onun kırılması da boşanmadır.” (Buhari, Müslim, Tirmizi) hadisini de mecâzi anlamında değil de kelime anlamında anlayarak daha da büyük bir hata içerisine düşmüşlerdir. Bizi mecâzi anlamını anlamaya sevk eden karine ise “boşanma” kelimesidir. Bk. (En’am: 98, A’raf: 189, Zümer: 6) 3 Erham: Rahim kelimesinin çoğuludur. Rahim, kadında çocuk yatağı olan uzuvdur. Fakat mecazen yakınlık ve akrabalık anlamında da kullanılır. Nitekim “sıla-i rahim” akrabaya iyilik etmek, “kat-i rahim” ise akrabalarla ilişkiyi kesmek demektir. Efendimiz (s.a.v): “Allaha itaat edilen şeylerde sıla-i rahimden daha çabuk sevaplı hiç bir şey yoktur. Allaha isyan edilen amellerde de azgınlıktan ve yalan yere yeminden daha çabuk olan hiç bir amel yoktur” buyurmuşlardır. (Elmalılı)
EY İNSANLAR! Sizi bir tek can(lı)dan yaratan, ondan eşini var eden 1 ve her ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Kendisi adına birbirinizden [haklarınızı] talep ettiğiniz Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyun ve bu akrabalık bağlarını gözetin. Şüphesiz Allah, üzerinizde daimî bir gözetleyicidir.
Ey insanlar! Sizi tek bir özden/candan yaratan, ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de birçok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden/sahibinizden çekinin. O Allah’tan korkun ki O’nun adına birbirinizden talepte bulunur ve akraba olursunuz. Allah, sizi gözetendir. 2/21, 32/7-8, 40/67, 57/4, 13/11
EY insanlık![713] Sizi bir tek canlı varlıktan[714] yaratan, ondan da eşini[715] yaratan ve her ikisinden de birçok erkek ve kadın var eden Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Kendisi adına birbirinizden (hak) talebinde bulunduğunuz Zât’a ve bu insanlık bağına[716] karşı sorumluluk duyun. Kuşkusuz Allah, üzerinizde daimî bir gözetleyicidir.[717]
[713] Nida için bkz:
2:21, not 28.
[714] Buradaki nefs-i vahide, iki anlama gelebilir:
1) A’râf 11, Nisâ 1 ve Hucurât 13 ışığında, Âdem’in de kendisinden yaratıldığı ilk organik bileşiğe (hücre) delâlet eder. Kur’an’da nefs 16, nufûs 2 ve enfus 153 yerde gelir. Hepsinde de anılan şeyin maddî ve mânevi unsurlarıyla birlikte “kendisi, zâtı, özü” mânasına gelir. Her can ölümü tadar. Nefis tatmin, rıza, yalvarma, korku, yatışma, fedakârlık, hile, haset, pişmanlık ve vesvese ile nitelenir. İman ve küfür, hidayet ve dalalet, günah ve takvâ, ödül ve ceza ile alâkalı kullanılır. Kur’an cisim ve ceseti hiç âhiretle alâkalı kullanmazken nefsi âhiretle alâkalı olarak sık kullanır.
2) İnsanoğlunun kadın olsun erkek olsun bir tek özden yaratıldığına delâlet eder. (Ebu Müslim el-Isfahani’den nkl: Râzî, Mefâtîh).
[715] Zevc için bkz:
42:11, not 12. “Ondan da eşini” ibaresi, “onun cinsinden” şeklinde eşin de aslı olan biyolojik kökenin bölünerek çoğalmasına delâlet edebilir (Krş. Ebu Müslim’den nkl. Râzî). Geleneksel tefsir bu ibareyi Eski Ahid ışığında okuyarak Âdem’in eşinin Âdem’in bedeninden yaratıldığını söyler. Bunu teyiden de, mecaz olduğu açık olan “Kadın kürek kemiğinden yaratılmıştır” rivayetini nakleder (Buharî, Enbiya 2). Oysa “kadın kürek kemiği gibidir” versiyonu, sözün mecaz olduğunu izaha yeterlidir (Müslim, Radaa 18).
[716] Lafzen: “rahimlere”. Bu bağlamda erhâm, tüm insanlığın birbiriyle olan kan bağına delâlet eder. Bu bağ tek tek tüm insanların gözetmesi gereken “insanlık” ortak paydasını temsil eder. İnsanlığa karşı sorumluluk ile Allah’a karşı sorumluluk birlikte gelmiştir. Bizim “İnsanlık bağı” olarak tercüme ettiğimiz erhâmın tekili olan rahim organı için Allah Rasûlü şöyle buyurur: “Rahim, Rahmân’dan bir daldır” (Buharî, Edeb
81:13). Bir bakıma kadın rahmi, ilâhî rahmetin insandaki tecellilerinden biridir.
[717] Zımnen: aynı ana babadan gelenlerin birbirlerine soy sopla övünmeleri anlamsızdır.
Ey insanlar! O Rabbinizden korkunuz ki, sizi bir nefisten yaratmıştır ve ondan da zevcesini yaratmıştır. Ve o ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar türetmiştir. Ve Allah-ü Azîmüşşan'dan korkunuz ki, O'nunla birbirinizden dilekte bulunursunuz, rahîmlerden de korkunuz ki, şüphe yok ki, Allah Teâlâ üzerinize nâzir bulunmaktadır.
Ey insanlar! Sizi bir tek kişiden yaratan ve ondan da eşini yaratıp o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anıp Kendisini vesile ederek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız. Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir. [7, 189; 30, 21; 39, 6; 42, 11] {KM, Tekvin 2, 21-23}
Bütün insanlığın aynı baba ve annede birleşen bir tek aile oluşturduğunu, dolayısıyla insanların bu hukuka uygun davranmaları gerektiğini bildiren bu ilk âyet, sûrenin konuları için en mükemmel bir giriş durumundadır.
Ey insanlar, sizi bir tek nefisten (nefes alan candan) yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkun; adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık(bağlarını kırmak)tan sakının. Şüphe siz Allah, sizin üzerinizde gözetleyicidir.
Ey İnsanlar! Atanızı[1] bir tek nefisten[2] yaratan, eşini de o nefisten yaratan, o ikisinden pek çok erkeği ve kadını üreten[3] Sahibinizden çekinerek kendinizi koruyun[4]. Birinden bir şey isterken adını andığınız Allah’a, bir de akrabalık bağlarına saygılı olun. Allah sizi gözetlemektedir.
[*] İltifat [2] O nefis döllenmiş yumurtadır. Fasih Arapça'da zevc kelimesinin müennesi (dişisi) yoktur. Kadın erkeğin zevci, erkek de kadının zevcidir. Hem Adem hem de Havva, aynı nefisten yani döllenmiş yumurtadan yaratılmıştır. İnsan Suresi
76:2. ayette "Biz insanı karışımı zengin olan bir nufteden yarattık." buyrulmaktadır. Bu ayette de "Ey insanlar, sizi bir tek nefisten yaratan Rabbinizden çekinin!" buyrulduğuna göre iki ayeti birlikte okuduğumuzda "Ey insanlar, hepinizi (hem sizi hem de eşlerinizi) karışımı zengin olan bir döllenmiş yumurtadan yaratan Rabbinizden çekinin!" anlamı çıkmaktadır. Bu meal çalışmasının tamamında insanın yaratılışına dair bilgi veren ayetlerdeki 'nefis' kelimesi için "döllenmiş yumurta" manası bu gerekçeyle seçilmiştir. Yaratılışla ilgili olmayan ayetlerde nefis kelimesi bazen beden, bazen ruh bazen de bunların birleşmiş hali manasında kullanıldığından ona göre anlam verilmiştir. [3] [*] Takva sahibi olun: Allah'tan çekinerek korunan, kendini(fıtratını) bozmayan
Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan, ondan da eşini yaratan, bu ikisinden de bir çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden korkun. O Allah'tan korkun ki Onun adına birbirinizden talepte bulunur ve akrabalık tesis edersiniz. Allah, sizi gözetlemektedir.
Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan Rabbinizden sakının ki, o tek candan da eşini yarattı, ikisinden ise nice erkekler ve kadınlar türetti. Onun adını vererek birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Şurası muhakkak ki, Allah sizi görüp gözetmektedir.
Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah'tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb'dir, sizin üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir.
iy ādemįler! śaķınuñ çalabuñuzdan, ol kim yarattı sizi bir nefsden ya'nį ādem aleyhisselām; daħı yarattı andan 'avratını daħı daġıttı ol ikiden erenler çoķ daħı daġıttı. daħı śaķınuñ Tañrıdan ol kim dileşürsiz anuñ-ile daħı ħıśımlardan. bayıķ Tañrı oldı üzerüñüze śaķlayıcı.
İy ādem oġlanları ṣaḳınuñuz, ḳorḳuñuz ol Tañrıdan ki sizi yaratdı birnefsden ki Ādemdür ve andan ‘avratını yaratdı ki Ḥavvādur. Daḫı yaratdıve yiri ṭoldurdı ol ikisinden çoḳ erler ve ‘avratlar daḫı. Daḫı ḳorḳuñuz olAllāhdan kim ṣorulursız andan, ḳarāyiblerden daḫı. Taḥḳīḳ Tañrı Ta‘ālā sizüñüstüñüze raḳībdür, ne kim işleseñüz görür.
Ey insanlar! Sizi tək bir şəxsdən (Adəmdən) xəlq edən, ondan zövcəsini (Həvvanı) yaradan və onlardan da bir çox kişi və qadınlar törədən Rəbbinizdən qorxun! (Adı ilə) bir-birinizdən (cürbəcür şeylər) istədiyiniz Allahdan, həmçinin qohumluq əlaqələrini kəsməkdən həzər edin! Şübhəsiz ki, Allah sizin üzərinizdə gözətçidir!
O mankind! Be careful of your duty to your Lord Who created you from a single soul and from it created its mate and from them twain hath spread abroad a multitude of men and women. Be careful of your duty toward Allah in Whom ye claim ( your rights ) of one another, and toward the wombs (that bare you ). Lo! Allah hath been a Watcher over you.
O mankind! reverence your Guardian-Lord, who created you from a single person,(504) created, of like nature, His mate, and from them twain scattered (like seeds) countless men and women;- reverence Allah, through whom(505) ye demand your mutual (rights), and (reverence) the wombs(506) (That bore you): for Allah ever watches over you.*
504 Nafs may mean: (1) soul; (2) self; (3) person, living person; (4) will, good pleasure, as in
4:4 below. Minha; I follow the construction suggested by Imam RazT. The particle min would then suggest here not a portion or a source of something else, but a species, a nature, a similarity. The pronoun Ha refers of course to Nafs (Cf.
7:189). (R). 505 All our mutual rights and duties are referred to Allah. We are His creatures: His Will is the standard and measure of Good; and our duties are measured by our conformity with His Will. "Our wills are ours, to make them Thine," says Tennyson (In Memoriam). Among ourselves (human beings) our mutual rights and dudes arise out of Allah's Law, the sense of Right that is implanted in us by Him. 506 Among the most wonderful mysteries of our nature is that of sex. The unregenerate male is apt, in the pride of his physical strength, to forget the allimportant part which the female plays in his very existence, and in all the social relationships that arise in our collective human lives. The mother that bore us must ever have our reverence. The wife, through whom we enter parentage, must have our reverence. Sex, which governs so much our physical life, and has so much influence on our emotional and higher nature, deserves-not our fear, or our contempt, or our amused indulgence, but-our reverence in the highest sense of the term (Cf.
30:21). With this fitting introduction we enter on a discussion of women, orphans, and family relationships.