Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 5420, sondan 817. ayet; 71. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 14, harf sayısı 51 ve toplam ebced değeri ise 3412 olarak hesaplanmıştır.
انا ارسلنا نوحا الى قومه ان انذر قومك من قبل ان يأتيهم عذاب اليم
اناارسلنانوحاالىقومهانانذرقومكمنقبلانيأتيهمعذاباليم
İnnâ erselnâ nûhan ilâ kavmihi en enżir kavmeke min kabli en ye/tiyehum ‘ażâbun elîm(un)
Şüphesiz biz Nûh’u, kavmine, “Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar” diye peygamber olarak gönderdik.
Nûh aleyhisselâm, Kur’an’da adı çokça geçen ve dini tebliğ konusunda kavmiyle mücadelesine yer verilen peygamberlerin ilkidir. Kur’an’da Nûh’tan önceki bazı peygamberler de anılmakla birlikte onların inkârcılarla mücadelesi hakkında detaylı bilgi verilmemiştir. Nûh’un soyu, hayatı, peygamberliği, inkârcı toplumuna karşı sergilediği mücadele ve Nûh tûfanı hakkında Hûd sûresinin tefsirinde genişçe bilgi verilmiştir (bk.
11:25-49; ayrıca krş. A‘râf
7:59-64).
Müfessirler, birinci âyette sözü edilen “can yakıcı azab”ın Nûh tûfanı olduğu kanaatindedirler.
4. âyette Nûh’un, bir taraftan “... size belirli bir vadeye kadar süre tanısın” derken, diğer taraftan Allah’ın belirlediği vade geldiğinde artık ecelin ertelenmeyeceğini söylemesi müfessirlerce iki şekilde açıklanmıştır: a) Allah, topluluk olarak iman etmeleri şartıyla insanlar için bir ecel tayin etmiştir. Ancak inkârda ısrar ettikleri takdirde belirlenen ecel gelmeden yine topluluk olarak cezalandırılıp helâk edilmeleri de ilâhî takdirin gereğidir. İman etmeleri halinde ise belirlenen o vakte kadar toplumsal varlıklarını devam ettirirler. b) Maksat, ömrün zamansal anlamda uzayıp uzamaması değil, bereketli, hayırlı ve verimli geçip geçmemesidir. Şu halde burada Allah tarafından belirlenen ecelin değişebileceği bildirilmemiş; fakat insanların değişmeyecek ecelleri gelinceye kadar iman ederlerse bereketli, mutlu ve huzurlu bir ömür yaşayıp ölecekleri, ama iman etmezlerse mutsuz ve huzursuz yaşayacakları, nihayet hayatlarının da felâketlerle son bulacağı anlatılmak istenmiştir (Zemahşerî, IV, 161; Şevkânî, V, 342).
Kendilerine elem verici bir azap gelmeden önce kavmini uyar(sın) diye Nuh’u kendi kavmine göndermiştik.
Şüphesiz biz Nûh'u, kendilerine acıklı bir azap gelmeden önce toplumunu uyarması için toplumuna peygamber olarak gönderdik. [678][679]
[678] Nûh sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XX, 13.[679] Hz. Nûh’un, kavmine yönelik çağrısı, aldığı tepkiler ve son duası hakkında bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XX, 15-44.
Biz Nûh'u halkına, kendilerine acı veren bir azap gelmezden önce onları uyarması için gönderdik.
Gerçekten Biz Nuh'u; "onlara acı bir azap gelmeden evvel kavmini uyar" diye kendi halkına (peygamber olarak) göndermiştik.
Şüphe yok ki biz, onlara elemli bir azap gelmeden korkut kavmini diye göndermiştik Nuh'u, kavmine.
Biz Nuh'u kendi toplumuna göndererek, başlarına şiddetli biz azap gelmeden halkını uyar diye emretmiştik.
Nûh'u, kavmine peygamberlik göreviyle özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik.
“Kendilerine can yakıp inleten müthiş bir azap gelmeden önce, kavmini uyar.” dedik.
Doğrusu biz Nuh'u: "Kavmini, kendilerine acıklı azap gelmeden önce uyar" diye kavmine gönderdik.
Şüphesiz, biz Nuh'u; 'Kavmini, onlara acı bir azab gelmeden evvel uyar' diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
Gerçekten biz, Nûh'u kavmine gönderdik: “-Kavmine acıklı bir azab gelmezden önce onları korkut” diye...
Elem verici bir azap kendilerine gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh’u peygamber olarak kavmine gönderdik.
«Kendilerine, ağır bir azap gelmeden önce, ulusunu koçundur» diyerek, ulusuna Nuh'u göndermiş idik
Doğrusu biz Nuh'u, “Kendilerine can yakıcı bir azap gelmezden önce milletini uyarsın” diye kavmine (elçi olarak) gönderdik.
"Milletine can yakıcı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye Nuh'u milletine gönderdik.
Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh'u kendi kavmine gönderdik.
"Kendilerine acı azap gelmezden önce halkını uyar," diye Nuh'u halkına gönderdik.
Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine acı bir azap gelmezden önce onları uyar" diye.
Haberiniz olsun ki biz Nuhu kavmına gönderdik, kavmını inzar et diye, gelmezden evvel onlara bir azâbı elîm
Hakıykat, biz Nuuhu kavmine gönderdik. «Kendilerine elem verici bir azâb gelmezden evvel kavmini (onunla) korkut» diye.
Şübhesiz ki biz Nûh'u kavmine: “Kendilerine çok elemli bir azab gelmeden önce, kavmini korkut!” diye gönderdik.
Acıklı bir azap gelmeden önce kavmini uyar diye, Nuh’u kendi toplumuna elçi olarak göndermişdik.
Biz Nûh/u, kavmine acıklı azap gelmeden evvel azapla korkut, diye, kavmine gönderdik.
[3] Mekke'de nâzil olmuş (28) âyettir.
Hiç şüphesiz biz Nuh'u, “Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyarıp korkut” diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.
(Mekke’de nazil olmuştur ve 28 ayettir. Hz. Nuh’un ilâhî elçi olarak gönderilişi ve mücadeleleri anlatıldığından sure bu ismi almıştır.)
Ey insanlar! Gerçekten Biz Nûh’u, “Can yakıcı bir azap başlarına çökmeden önce, halkını bu korkunç âkıbete karşı uyar!” diye kavmine Elçi olarak gönderdik.
Mekke döneminin başlarında, Hz. Peygambere karşı çıkışların yoğunlaştığı bir zamanda indirilmiştir. Hz. Nûh’un mücâdelesini anlattığı için bu adı alan sûre, 28 ayettir.
Biz, NÛH’u kavmine gönderdik, “Acıveren bir azap onlara gelmeden önce kavmini uyar!” diye.
Şüphesiz Biz Nûh’u, toplumuna;1 “Kendilerine acı bir azap2 gelmeden önce kavmini uyar!” diye (Peygamber olarak) gönderdik.
1 Bu ifadeden Hz. Nûh'un bütün insanlara değil, kavmine gönderildiği anlaşılıyor. Zira Peygamberler içinde bütün insanlara gönderilmiş olmak sadece Peygamberimize ait bir özelliktir. O zaman yeryüzünde ne kadar insan ve hangi kavimler vardı ve yeryüzünün nerelerinde insanlar yaşıyordu, onu da ancak Allah bilir. 2 Bu acı azap, âhirette görecekleri azap yahut Tufan olabilir.
BİZ Nûh'u kendi toplumuna göndererek “Başlarına şiddetli bir azap gelmeden halkını uyar!” diye [emrettik].
Biz Nuh’u kavmine, başlarına acıklı bir azap gelmeden önce uyarması için elçi olarak göndermiştik 4/165, 6/48, 39/71
Biz Nûh’u; “Başlarına elim bir azap gelmezden önce halkını uyar!” diyerek,[5324] kendi halkına gönderdik.
[5324] Kur’an’da 30 ayrı yerde değinilen kıssaya ilişkin her anlatım farklı bir vurgu taşır. Mesela Hûd sûresindeki Allah Rasûlü’nü teselliyi, Zâriyât sûresindeki kâfirleri korkutmayı hedefler.
Muhakkak ki, Nûh'u kavmine gönderdik, kendilerine bir elîm azap gelmeden evvel kavmini korkut diye.
Biz Nûh'u kendi milletine peygamber olarak gönderip: “Gayet acı bir azap başlarına gelip çatmadan önce halkını uyar! ” dedik.
Biz Nuh'u kavmine gönderdik: "Onlara acı bir azab gelmezden önce kavmini uyar," diye.
Biz Nuh’u kendi halkına (elçi) gönderdik; “Acıklı bir azap gelmeden halkını uyar!” dedik.
Kendilerine acı bir azap gelmeden önce kavmini uyar diye Nuh'u kavmine göndermiştik.
“Başlarına acı bir azap gelmeden önce onları uyar” diye, Biz Nuh'u kavmine gönderdik.
Biz, Nûh'u, "Toplumunu, kendilerine korkunç bir azap gelmeden önce uyar!" diye kavmine gönderdik.
bayıķ biz viribidük nūḥ’ı ķavmına kim “ķorķıt ķavmuñı andan ilerü kim gele anlara 'aźāb aġrıdıcı.”
Biz viribidük Nūḥ peyġamberi ḳavmine ki ögütle ḳavmüñi, andanburun ki gele özlerine ulu ‘aẕāb.
Həqiqətən, Biz Nuhu: “Qövmünə şiddətli bir əzab gəlməmişdən əvəl onları (Allahın əzabı ilə) qorxut!” – deyə öz tayfasına peyğəmbər göndərdik.
Lo! We sent Noah unto his people (saying): Warn thy people ere the painful doom come unto them.
We sent Noah(5705) to his People (with the Command): "Do thou warn thy People before there comes to them a grievous Penalty."*
5705 Noah's mission is referred to in many places. See specially
11:25-49 and notes. His contemporaries had completely abandoned the moral law. A purge had to be made, and the great Flood made it. This gives a new starting point in history for Noah's People - i.e., for the remnant saved in the Ark.