Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 5949, sondan 288. ayet; 87. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 4, harf sayısı 15 ve toplam ebced değeri ise 535 olarak hesaplanmıştır.
Sebbihi-sme rabbike-l-a’lâ
Yüce Rabbinin adını tespih et.
Tesbîh, Allah’ı kendisine lâyık olmayan isimlerden, niteliklerden ve eylemlerden tenzih etmek, O’nun böyle kusurlardan uzak olduğunu kabul ve ifade etmektir. “Uygun şekil verme” diye çevirdiğimiz 2. âyetteki tesviye kavramı, Kur’an’da genellikle Allah’ın, yarattığı varlığa, onun varlık türünün gerektirdiği yapıyı, şekli vermesi, uygun forma kavuşturması” anlamında kullanılmaktadır. Bu âyette ise “sevvâ” fiilini –nesnesi belirtilmediğinden– “her şeye uygun şeklini verme” olarak anlamak gerekir (ayrıca bk. Hicr
15:29).
Allah’ın yol göstermesinden (3. âyet) maksat, yarattığı şeylerin tabiatını belirleyip onu yaratılış gayesine, hikmet ve hedefine doğru yöneltmesidir. Şevkânî âyeti şöyle yorumlar: “Allah varlıkların cinslerini, türlerini, niteliklerini, ne yapacaklarını, ne söyleyeceklerini ve nihayet ecellerini takdir etmiştir; her birini yapabileceği, kendisine uygun olan davranışlara yöneltmiş ve yaratıldığı amaç istikametinde gelişmesini kolaylaştırmış, din ve dünya işlerinde yapması gerekeni ona ilham etmiştir” (bk. V, 493).
4 ve 5. âyetler, Allah’ın baharda yeşil bitkileri bitirip vakti gelince onları kapkara bitki kalıntısı haline getirmesi şeklinde açıklandığı gibi mecazen “canlı varlıklara hayat veren ve zamanı gelince onları öldüren” anlamında da yorumlanabilir. Bazı çağdaş yorumcular 5. âyetin, kömür madeninin teşekkülüne işaret ettiğini ileri sürmüşlerdir. Buna göre ilâhî kudret önceleri her türlü bitkiyi, ağacı yetiştirip uzun zaman sonra bunları kömür haline getirmiştir, âyet bu olayı ifade etmektedir. Zira kömür yataklarının önceki jeolojik dönemlerde yaşamış olan dev bitkilerle ormanların geçirdiği değişikliklerin ardından yer altında basınç ve ısı etkisiyle kömüre dönüşmüş olduğu bilinmektedir. Cansız madde olan taş ve topraktan yemyeşil otların ve ormanların çıkması nasıl Allah’ın kudretini gösteren bir olaysa onların zamanla taş kömürüne dönüşmesi de öylece O’nun kudretini gösteren bir olaydır (bk. Elmalılı, VIII, 5747-5758; Emin Işık, “A‘lâ Sûresi”, DİA, II, 311).
Yüce Rabbinin adını [tesbih] et (yücelt)!
Rabbinin o yüce ismini tesbih et. [748][749]
[748] A‘lâ sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 57.[749] Yüce Allah’ın adını tesbih hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 59-64.
Rabb'inin yüce adını tesbih et.
(Ey Nebim ve Ümmeti!) Rabbinin Yüce ismini tesbih et. (Her türlü noksanlık, haksızlık ve yanlışlıktan uzak bulunduğunu an ve anlat, ki O Rahim ve Rahman’dır).
Tenzih et yücelerden yüce Rabbinin adını.
Yücelt! Rabbinin sınırsız şanını, yüceler yücesinin ismini.
Yüce Rabbinin adını tesbihe, zikre devam et.
Yüce Rabbinin adını tesbih et.
Rabbinin yüce ismini tesbih et,
(Ey Rasûlüm), Rabbinin çok yüce adını tesbih et; (Sübhane Rabbiye'l-A'lâ, de).
Her nevi kusurdan münezzeh olan Rabbinin ismini yüce ve kutsal bil!
1,2,3,4,5. Düzeltleyen, yaratan, yücelerden yüce olan, ölçümleyen, doğru yolu gösteren, yaylımı da bitiren, sonra onu kuru ot yapan Tanrının adına tespih edesin !
Yüce Rabbinin yasalarına uygun olarak hareket et!
Yüce Rabbinin adını tesbih et.
1, 2, 3, 4, 5. Yaratıp düzene koyan, takdir edip yol gösteren, (topraktan) yeşil otu çıkarıp sonra da onu kapkara bir sel artığına çeviren yüce Rabbinin adını tesbih (ve takdis) et.
Allah’ın «Yüce» anlamındaki adıyla başladığı için «el-A’lâ» denilen bu sûre 19 âyet olup, Mekke’de inen ilk sûrelerdendir. Cenab-ı Allah bu sûrede kâinatın esrarını, oluşunu, işleyişini özlü bir anlatımla ifade etmiştir.
Yüce Rabbinin ismini eksikliklerden uzak tut.
Rabbinin yüce adını tesbih et.
Tesbih et rabının a'lâ ismine
Rabbinin o yüce adını tesbîh (ve tenzîh) et,
A'lâ (pek yüce o lan) Rab binin ismini ( سُحْاَنَ رَبِّيَ الْاعْلٰي diyerek) tes bîh et!
Yüce Rabbinin ismini bütün noksan sıfatlardan arındır.
Yüce olan, yaratıp âzayı düzelten,
[4] Mekke'de nâzil olmuş (19) âyettir.
Yüce Rabbinin ismini tesbih et.
(Allah’ın “yüce” anlamındaki adıyla başladığı için “el-A’la” denilen bu sure Mekke’de nazil olmuştur ve 19 ayettir. Cenab-ı Allah bu surede kâinatın esrarını, oluşunu, işleyişini özlü bir anlatımla ifade etmiştir.)
Ey insan! Sonsuz kudret ve yücelik sahibi Rabb’inin ismini tüm evrene ilan ederek; hem kalbinle, hem de söz ve davranışlarınla O’nu övgüyle anıp yücelterek ve O’nun buyruklarını, hükümlerini dâimâ yüreğinde ve gündeminde canlı tutarak, en içten duâ ve yakarışlarla tesbih et!
Mekke döneminin hemen başlarında, Tekvir sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen ve Allah’ın yüceliğini dile getiren “el-A’lâ: en yüce, en değerli, en büyük” kelimesinden almıştır. 19 ayettir.
EN YÜCE rabbinin adını tesbih et!
(Ey Muhammed!) Yüce Rabbinin adını1 (sürekli olarak) an.2
1 (فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظٖيمِ) (Vakıa: 74, 96, Hakka: 52) nâzil olduğunda Rasulullah bize. “onu rükûnuzda yapın” buyurdu. Sonra (سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْاَعْلٰى) nâzil olunca da: “onu sücudunuz da yapın” buyurdu. (Ahmed, Ebu Davud, İbnu Mâce) Namazlarda rükûda (سُبْحَانَ رَبِّيَ الْعَظٖيمِ), secdelerde ise (سُبْحَانَ رَبِّيَ الْاَعْلٰى) demek sünnettir.2 Yani, Rabbinin nîmetleriyle karşılaştığın veya karşılaşmadığın zaman, bunların sahibinin Rabbin olduğunu hiç unutma. Burada isimden kastedilen, o ismin sahibi yani Allah’ın zatıdır. Bazıları isim, zatın aynısıdır demişlerse de bu doğru değildir. Çünkü zatını tanımadığımız birçok ismi bilir, hattâ zatı bile olmayan isimlerden (öcü gibi…) korkarız veya severiz. Her ne kadar isimle kastedilen, zatın kendisi ise de isim zatın kendisi değildir. Bu sebeple de Allah’ın sadece isimlerini dil ile tesbih, çoğu zaman insanı Allah’ın zatını anmaktan uzaklaştırmaktadır. Asıl tesbih, fiilî tesbihtir. O da; “kalben itikat, fiilen de onu ifâde eden yaşayış ile ibâdetlerdir. Yani esas zikir, Allah’ın tüm emir ve yasaklarını yaşamak ve bunların yaşanması yolunda azimle çalışmaktır.”
YÜCELT Rabbinin sınırsız şanını: Yüceler-Yücesi[nin şanını],
Yücelikte eşsiz olan Rabbinin adıyla hareket et/tespih et. 6/162, 59/22.24
(EY RASÛL) yücelikte eşsiz olan Rabbin adına[5677] hareket et![5678]
[5677] Zımnen: Kimin kulu olduğunu, kimin adına hareket ettiğinden yola çıkarak bul. A‘lâ hiyerarşik bir üstünlüğü değil, “üstün” olma mânasının her tür sınırdan ve kayıttan âzâde olarak ulaşabileceği mutlak sınırı ifade eder.
[5678] Tesbih, “hareket etme, işini yapma, çaba gösterme” anlamındaki es-sebhten. Kelimenin tersi el-habs, anlamın da tersini verir: “hareketsiz bırakma, tutma, âtıl kılma”. “Allah adına/adıyla başlarım” anlamına gelen bismillah, bu emri yerine getirmenin başlangıç noktasını temsil eder. Tesbîhin “yüceltme” anlamını, tercihimiz içermektedir. Zira, bilinçli varlık olan insanın Rabb adına hareket etmesi, O’nu yücelten varlık korosuna dahil olmasıdır. Tesbihin “işitilen” bir şey olmaktan daha çok “anlaşılan” bir şey olduğunu İsrâ 44’ten anlıyoruz: “Her şey Allah’ı tesbih etmektedir; fakat siz onların tesbihini anlamazsınız” (duymazsınız değil). Bu âyetteki sebbih emri tefsir otoriteleri tarafından farklı yorumlara konu olmuştur. “Namaz kıl”, “hayran ol”, “an”, “yönel”, “O’nu tek bil”, “O’nu tüm noksanlıklardan uzak bil”, “O’nu tenzih et”, “O’nu mukaddes bil” bunlar arasında yer alır. Tercihimiz, kelimenin lafzî anlamına dayanır.
Rabbinin pek yüce olan ismini takdis et.
Tenzih et Rabbinin yüce adını.
Rabbinin yüce adını tesbih et (O'nun eksikliklerden uzak olduğunu an).
Samimiyetle yüce Rabbi’nin adına yönel.
[*] Tesbih; Allah'a kulluk konusunda hızlı hareket etmek, Allah'ı tenzih ve ona uygun olmayan şeyleri ondan uzaklaştırmak demektir.(Müfredat s.292). Bunları ancak samimi olan kişiler yapabileceğinden meal o şekilde verilmiştir.
(Her şeyden) yüce olan Rabbinin adını tesbih et.
Yüce Rabbinin ismini kusurdan ve ortaktan tenzih et.
Rabbinin o A'lâ, o yüce adını tespih et!
tesbįḥ eyle çalabuñ adını yüce
Tesbīh eyle adını yüce Tañrıñuñ.
(Ya Peyğəmbər!) Ən uca olan Rəbbinin adını pak (müqəddəs) tutub şə’ninə təriflər de!
Praise the name of thy Lord the Most High,
Glorify the name of thy Guardian-Lord(6080) Most High,*
6080 The word "Lord" by itself is an inadequate rendering here for Rabb. For it implies cherishing, guarding from harm, sustaining, granting all the means and opportunities of development. See n. 20 to
1:2. For shortness, perhaps "Guardian- Lord" will be sufficient in the Text.