Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 6044, sondan 193. ayet; 91. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 2, harf sayısı 12 ve toplam ebced değeri ise 1267 olarak hesaplanmıştır.
Güneşe ve onun aydınlığına andolsun,
Önce bu tür doğal varlıklar ve olaylar üzerine yemin edilmesi hem evrenin genel düzenine, bunun insanlar için taşıdığı faydalara ve bu düzeni yaratıp yaşatan ilâhî kudretin büyüklüğüne hem de sonraki âyetlerde ele alınan konunun önemine dikkat çekmeyi amaçlar. “Kuşluğu” diye çevirdiğimiz duhâhâ tamlamasına “güneşin ışığı, aydınlığı, sabah vakti, gündüz” gibi mânalar da verilmiştir (Şevkânî, V, 524). Ayın yani ışığının güneşin ardından gelmesi, ışığını ondan almasını veya güneş batınca ardından ay ışığının doğuşunu yahut ayın ilk göründüğü hilâl durumunu ifade eder. 7. âyette insan varlığı (nefs) üzerine yemin edilmesi onun yaratılışının özündeki üstünlüğe işaret eder. “Nefse düzen verme”, ona maddî ve mânevî güçlerin yerleştirilmesi, her gücün yapacağı görevin tayin edilmesi ve bu güçleri kullanacak organların verilmesi şeklinde açıklanmıştır. 8. âyetteki fücûr her türlü kötülüğü, günah ve sapmayı; âyette fücûrun karşıtı olarak kullanılan takvâ ise burada doğruluk, iyilik ve hak yolda kararlılığı ifade eder. Aynı âyetteki elheme fiilinin masdarı olan ilham, bu bağlamda fücûr ve takvâ kelimeleriyle birlikte değerlendirildiğinde, “Allah Teâlâ’nın insanın fıtratına doğru ve yanlışı, iyilik ve kötülüğü, günah ve sevabı bilme, tanıma, ayırt etme, birini veya diğerini seçip yapma gücü ve özgürlüğü yerleştirmesi”; dolayısıyla “insanın her türlü deney ve öğrenimden önce, apriorik olarak bu yeteneklerle donanmış bulunması” şeklinde açıklanabilir. Böylece Kur’an’ın insan anlayışının bir özeti sayılabilecek olan 7-8. âyetler, insanın ahlâkî bakımdan çift kutuplu bir varlık olduğunu, iyilik veya kötülük yollarından dilediğini seçebilecek bir tabiatta yaratıldığını ve onun kurtuluş veya mahvoluşunun bu seçime bağlı bulunduğunu göstermektedir. 1-8. âyetlerde yer alan yemin ifadelerinden sonra 9-10. âyetlerde sûrenin asıl mesajı olan insanın sorumluluğuna dikkat çekilmiş; nefsini arındıranın kurtuluşa ereceği, onu kötülüklerin akışına bırakanın ise büyük kayıba uğrayacağı vurgulanmıştır.
Yemin olsun: Güneşe ve onun aydınlığına,
1,2,3,4,5,6,7,8. Güneşe ve onun aydınlık veren parlaklığına; onu izlediğinde aya; güneşi açığa çıkardığında gündüze; güneşi örttüğünde geceye; göğe ve onu bina edene; yere ve onu döşeyene; nefse ve onu şekillendirene; nefse, kötülüğe ve korunmaya açık özelliklerini verene yemin olsun ki, [762][763]
[762] Şems sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 147.[763] Yemin edilen 11 varlık hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 149-156.
Güneş'e ve onun aydınlığına ant olsun,
Andolsun Güneş'e ve onun parıltısına (özellikle kuşluk vaktindeki aydınlığa, yaydığı ışık ve ısıya),
Andolsun güneşe ve ışığına.
Andolsun güneşe ve ışığına
Andolsun, güneşe ve kuşluk vaktindeki parıltısına.
Andolsun güneşe ve onun ışığına,
Güneşe ve onun parıltısına andolsun,
And olsun, güneşe ve onun aydınlığına,
Güneş’e ve güneşin parlaklığına,
Kâinatı bir saray, peygamberleri o sarayın görevlileri, insanları o sarayın misafirleri olarak gösteren, kâinatın gayesinin insanların imtihana tabi tutulması olduğunu bildiren bir muazzam suredir. Bir şeyle yemin edilmesi, onun önemini ve büyük bir hakikat olduğunu gösterir.
Güneşe ve onun aydınlığına,
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10. Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
Andolsun güneşe ve onun aydınlığına,
1-9 Kuran'daki yeminlerin fonksiyonu için bak
89:5.
Güneş'e ve onun parıltısına,
Kasem olsun o güneşe ve parıltısına
Andolsun güneşe ve onun aydınlığına,
Yemîn olsun şems'e (güneşe) ve onun (kuşluk vakti) aydınlığına!
Güneşe ve onun aydınlığına,
Güneş ve aydınlığı hakkı için,
[1] Mekke'de nazil olmuş, (15) âyettir.
Andolsun güneşe ve onun parıltısına.
(Mekke’de nazil olmuştur ve 15 ayettir. Adını, surenin ilk kelimesi olan ve “güneş” anlamına gelen “şems”ten alır. Bu surede insanın yaratılışında var olan iki özellik ele alınır: İyilik ve kötülük. İnsanın yaratılışında, iyi olmak da kötü olmak da kabiliyet olarak vardır.)
Andolsun, evrendeki mükemmel sistemin en parlak işâreti olan Güneş’e ve onun hayat veren aydınlığına,
Mekke döneminin başlarında, Kadir sûresinden sonra gönderilen bu sûre, adını birinci ayetinde geçen “eş-Şems: Güneş” kelimesinden almıştır. 15 ayettir.
And olsun GÜNEŞ’e, onun parıltısına!
1,2. Güneş’e ve onun kuşluk vaktindeki aydınlığına, o aydınlığı (geceleyin) yansıtan aya,1
1 Bu âyet, “o (güneşi) takip eden aya,” şeklinde de tercüme edilebilir. Konu ile ilgili olarak Bk. (Yûnus: 5)
GÜNEŞİ ve onun aydınlık veren parlaklığını düşün,
Andolsun Güneşe ve onun göz alıcı aydınlığına. 74/4, 92/2
GÜNEŞ ve onun gözalıcı ışığı şahit olsun;[5745]
[5745] Bu yemin güneşe tanrı diye tapanların bulunduğu miladî 7. yüzyıl dünyasında, güneşin de Allah’ın emrine âmâde bir mahluk olduğu imasını içerir. Zira ilk bölümde dile gelen ay ve güneş, gündüz ve gece, gök ve yer, fucur ve takvâ, aydınlanma ve karanlığa gömülme, hep yaratılmış âlemin çift kutupluluğuna ve dolayısıyla yaratanın eşsizliğine delâlet eder. Güneş bir miktar yakın olsa yanar, uzak olsa donardık. O halde eşya bizatihi hayırdır, bize dokunan hayır ve şer ona olan mesafemizdir. Nasıl ki ilacı ilaç yapan doz ise, güneşi hayat yapan da mesafedir.
Andolsun güneşe ve aydınlığa.
Güneş ve onun aydınlığı, hakkı için!
Güneşe ve onun aydın sabahına andolsun,
Güneş ve duhâsı önemlidir.
Andolsun Güneş'e ve aydınlığına.
And olsun Güneşe ve aydınlığına,
Yemin olsun Güneş'e ve ışığının parladığı kuşluk vaktine,
gün ḥaķķı-y-içün daħı ķuşluķ ḥaķķı-y-içün.
Güneş ḥaḳḳı‐çun daḫı güneşüñ ḳuşluġı.
And olsun günəşə və onun işığına (günəşin qalxdığı vaxta);
By the sun and his brightness,
By the Sun(6147) and his (glorious) splendour;*
6147 Six types are taken in three pairs, from Allah's mighty works in nature, as tokens or evidence of Allah's providence and the contrasts in His sublime creation, which yet conduce to cosmic harmony (verses 1-6). Then (verses 7-8) the soul of man, with internal order and proportion in its capacities and faculties, as made by Allah, is appealed to as having been endowed with the power of discriminating between right and wrong. Then the conclusion is stated in verses 9- 10, that man's success or failure, prosperity or bankruptcy, would depend upon his keeping that soul pure or his corrupting it.