Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 6214, sondan 23. ayet; 110. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 5, harf sayısı 19 ve toplam ebced değeri ise 1638 olarak hesaplanmıştır.
İżâ câ-e nasru(A)llâhi vel-feth(u)
1,2,3. Allah’ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.
Müfessirlere göre “Allah’ın yardımı”ndan maksat, Mekke putperestlerine veya bütün düşmanlarına karşı Allah’ın Hz. Peygamber’e yardım etmesi ve onu zafere kavuşturmasıdır; mecazen “dinin kemale ermesi, son şeklini alması” anlamında da yorumlanmıştır. “Fetih”ten maksat ise başta Râzî’nin “fetihlerin fethi” dediği Mekke’nin fethi olmak üzere Hz. Peygamber’e nasip olan bütün fetihlerdir. Fetih mecaz olarak “Hz. Peygamber’e verilen ilimler, dünya nimetleri, cennet” olarak da yorumlanmıştır (Râzî, (XXXII, 153-155; Şevkânî, V, 602-603).
Sûrede Hz. Peygamber’in şahsında genel olarak müminlere hitap edilerek Allah Teâlâ kendilerine bir nimet ve yardım lutfettiğinde O’na hamd ve şükretmeleri gerektiği ifade edilmektedir. Müminler Mekke döneminde fakir ve güçsüzdü; müşriklerin kendilerine yaptıkları zulme karşılık verecek durumda değillerdi. İnsanlığı kurtuluşa çağıran Hz. Peygamber, çağrısına olumlu cevap alamadığı için üzülüyor, hatta kendi kavmi tarafından din konularında yalan söylemekle suçlanıyordu (bk. Hûd
11:12; En‘âm
6:33-35). Fakat Medine döneminde müminler güçlenerek kendilerine haksızlık eden inkârcılara karşı savaşacak duruma geldiler ve fetihler başladı. Bu durum Araplar’ın İslâm’a girmesinde büyük etken oldu. Özellikle Mekke’nin fethinden sonra Arap kabileleri savaşmaksızın İslâm’ın hâkimiyetini kabul etmiş ve akın akın İslâm’a girmişlerdir. 2. âyet bunu ifade etmektedir. 3. âyette ise daha önce müşrikler tarafından “sihirbaz, şair, kâhin, mecnûn” gibi yakışıksız sıfatlarla nitelenerek her türlü hakarete mâruz bırakılan Hz. Peygamber’e, kendisini bu durumdan kurtaran Allah’a hamd ve şükretmesi emredilmektedir. Mekke’den hicret ederken Sevr mağarasında gizlendiğinde yanında sadece Hz. Ebû Bekir vardı; şimdi ise binlerce sahâbî ile birlikte Mekke’yi fethetmiş, bu arada tarihin en büyük ve en yapıcı inkılâbını gerçekleştirmişti. İşte bu sebeple müminlerden yüce Allah’a hamdetmeleri, kendilerine nasip edilen zafer ve fetih nimetlerinin şükrünü yerine getirmeleri istenmektedir.
Hz. Peygamber’in günahtan korunduğu bilinmektedir (ismet). Buna rağmen ona Allah’tan af dilemesi emredildiğine göre bunun mânası ya ümmeti için, onların adına af dilemesi veya –günahtan uzak dursa bile– Allah’tan af dilemek kullukta kemalin gereği olduğu için “Allah’ın lutuf ve inâyetine her zaman muhtaç olduğunu dile getirmesi, her şeye rağmen ibadetlerini mükemmel görmeyip bu sebeple O’ndan af dilemesi”dir. Bu sûre indikten sonra Hz. Peygamber’in, “Allahım! Sana hamd eder ve seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Beni bağışla, çünkü sen tövbeleri kabul edensin!” anlamındaki duayı sık sık tekrarladığı rivayet edilmektedir (İbn Kesîr, VIII, 532-533; ayrıca bk. Fetih
48:1-3).
Sahabeden bazıları bu âyetlerden Hz. Peygamber’in görevinin tamamlandığı ve artık vefatının yakın olduğu sonucunu çıkarmışlardır (bk. Buhârî, “Tefsîr”, 110). Bundan dolayı sûreye “vedalaşma” anlamında “Tevdî” ismi de verilmiştir. Nitekim bu âyetler indikten sonra Hz. Peygamber’in ancak seksen gün gibi kısa bir süre yaşadığı rivayet edilmektedir (bk. Kurtubî, XX, 233).
Allah’ın yardımı ve zafer geldiğinde,
Allah'ın yardımı ve zaferi geldiğinde. [818]
[818] Nasr sûresi ve genel ilkeler için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 413; 423.
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman,
Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman (ki Allah’ın va’adi Hakk’tır.)
Allah'ın yardımı ve fetih, gelip çattı mı.
Fetihten maksat, Mekke fethidir.
Allah'ın vaadettiği yardım, fetih ve kesin zafer gerçekleştiğinde
Sana ve müslümanlara Allah'ın yardımı gerçekleşip, insanların gönülleri, ülkelerin kapıları İslâm'a, ebedî yurdun kapısı sana açılırken Rabbini tesbihe, zikre devam et.
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği,
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman,
(Ey Rasûlüm, düşmanlar üzerine) Allah'ın zaferi ve Mekke'nin fethi gelib de;
Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman,
Allahın yardımıyla, fetih de geldiğinde
(Ey Peygamber!) Allah'ın (vadettiği) zafer ve fetih (Mekke'nin fethi) gerçekleştiği zaman,
1,2,3. Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.
1, 2, 3. Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.
ALLAH'ın yardımı ve zafer geldiği zaman,
1-3 Ondokuz Arapça kelimeden oluşan bu Sure'nin ilk ayeti 19 harften oluşur. Bak
48:28.
Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde,
Gelip de Allahın nusreti ve feth
Allahın nusreti ve fetih gelince,
Allah'ın nasr'ı (yardımı) ve fetih geldiği zaman!
Allah’ın yardımı ve zaferi geldiğinde,
Allah/ın yardımı gelip Mekke fethi müyesser olunca,
[2] Medine'de nâzil olmuş, (3) âyettir.
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman.
(Nasr, yardım demektir. Surede Allah’ın Hz. Peygamber’e yardım ederek fetihlere kavuşturduğu ifade edildiği için bu adı almıştır. Bu sure, Medine’de nazil olmuştur ve 3 ayettir. Sure, İslâm zaferini haber verir. Bir rivayete göre bu sure indikten sonra peygamber seksen gün yaşamıştır.)
Ey Peygamber! Çetin mücâdeleler, meşakkatler sonucunda, Allah’ın yardımı gelip de, kâfirlere karşı kesin zafer gerçekleştiği,
Hz. Peygamber’e vefâtından birkaç ay önce gönderilen ve dünyadaki elçilik görevinin başarıyla tamamlandığını —dolayısıyla, Rabb’ine kavuşma vaktinin artık geldiğini— bildiren bu sûre, Allah yolunda canla başla mücâdele eden müminlere ilâhî yardımı müjdelemektedir. Adını birinci ayetinde geçen “Nasr: yardım, destek” kelimesinden almıştır. 3 ayettir.
Allah’ın YARDIM’ı ve Fetih geldiği zaman,
1,2. (Ey Muhammed!) Sana Allah’ın yardımı ve fetih1 gelecek ve sen insanların Allah’ın dinine dalga dalga girmeye başladıklarını göreceksin. 2
1 Buradaki yardım, Müslümanların Kureyş’e veya Araplara galip gelmesi, fetih de Mekke ve Kâbe’nin fethidir. Yardım, fethe sebep olduğu için fethe atfedilmiştir. 2 Buradaki (إِذَا) zaman zarfı olarak mazi fiilin başında şart ifâde ettiği için mazinin anlamını gelecek zamana çevirir, şartın gelecekte meydana geleceğini ifâde eder.
ALLAH'ın yardımı ve zafer geldiğinde,
Allah’ın zafer vaadi ve fetih gerçekleştiğinde. 10/103, 40/51
ALLAH’IN zafer garantili yardımı[5920] ve Fetih geldiğinde,[5921]
[5920] Özellikle nasr sıradan bir yardımı değil “zafer garantili yardımı” ifade eder. Krş: “Zafer garantili yardım başkasından değil yalnızca Allah katındandır” (
8:10).
[5921] el-Fethdeki belirlilik bilinen ve beklenen bir fethe delâlet eder ki, o da Hayber’in fethi ardından yüreklerin kapısını İslâm’a açan Mekke’nin fethidir. Esasen fethin ilk anlamı maddîdir ve kale kapısı zaferle açıldığı için zafere feth denilmiştir. Fakat Kur’an Fetih sûresinin girişinde olduğu gibi kelimeyi mânevî alana taşımıştır. Fethin müjdesi, bu âyetlerin inişinden yaklaşık bir yıl önce inen Fetih 27’de açıkça verilmişti. İlk mü’minlerin askerî başarısı ve İslâmi fetihler, vahyin rolü hesaba katılmaksızın anlaşılamaz ve açıklanamaz. Âyetteki nusret fethin sebebi, fetih nusretin sonucudur.
Allah'ın nusreti ve fethi geldiği zaman.
Allah'ın yardım ve zaferi geldiği zaman,
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği,
Allah’ın yardımıyla Fetih gerçekleşip önün açılır da
Allah'ın yardımı/zaferi ve fetih geldiği zaman.
Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde,
Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde,
ķaçan gele Tañrı yardım virmegi daħı açmaķ ya'nį mekke’yi
Ḳaçan ki Tañrı Ta‘ālā nuṣreti gelse ve Mekke fetḥ olsa,
(Ya Peyğəmbər!) Allahın köməyi və zəfər (Məkkənin fəthi) gəldiyi zaman;
When Allah's succour and the triumph cometh
When comes the Help of Allah, and Victory,