Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 5200, sondan 1037. ayet; 64. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 17, harf sayısı 58 ve toplam ebced değeri ise 3065 olarak hesaplanmıştır.
يسبح لله ما في السموات وما في الارض له الملك وله الحمد وهو على كل شيء قدير
يسبحللهمافيالسمواتومافيالارضلهالملكولهالحمدوهوعلىكلشيءقدير
Yusebbihu li(A)llâhi mâ fî-ssemâvâti vemâ fî-l-ard(i)(s) lehu-lmulku ve lehu-lhamd(u)(s) ve huve ‘alâ kulli şey-in kadîr(un)
Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih eder. Mülk yalnızca O’nundur, hamd de O’na mahsustur. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Evrendeki bütün varlıklar mülk ve hükümranlığın mutlak sahibi ve her türlü hamde lâyık olan Allah’ı tesbih edip dururken, insanların bir kısmı –kendilerinin de O’nun yaratma sıfatının eseri olduğunu bilmezden gelerek– Allah’ı inkâr etmektedir. Tesbih kavramı, “bütün varlıkların ilâhî yasalara zorunlu olarak boyun eğmeleri” anlamını da içerdiğine göre esasen Allah’ı inkâr edenler de –kendileri fark etmeseler bile– bu genel tesbihe katılmaktadırlar (bk. İsrâ
17:44). Fakat yüce Allah, akıl ve muhâkeme yeteneği, irade gücü ve tercih imkânı bahşettiği insanın iradî tesbihi olan imana ve onun icaplarına göre davranmaya ayrı bir değer atfetmektedir. İşte bu âyetlerde insanoğlu, inkâr edebilmesinin dahi gerçekte ilâhî güç ve takdirin bir sonucu olduğu ama bu konuda kendisine tercih yetkisi verilmiş olmasından ötürü bunun sorumluluğundan kurtulamayacağı hatırlatılarak, varlık sebebi üzerinde düşünmeye ve hayatını anlamlandırmaya çağırılmaktadır.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ı [tesbih] eder (yüceltir). Otorite yalnızca O’na aittir; [hamd] (övgü) de yalnızca O’nadır. O her şeye gücü yetendir.
Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ı tesbih eder/anar, kâinatın yönetimi O'na aittir. Bütün övgüler O'na mahsustur. O'nun gücü her şeye yeter.[646]
[646] Teğâbün sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XIX, 323.
Göklerde ve yeryüzünde olan her şey Allah'ı tesbih¹ eder. Mülk² yalnızca O'nundur. Hamd³ O'nadır. O'nun gücü her şeye yeter.
1- Her türlü noksanlıktan arındırarak, övgü ile yüceltmek. Allah'ın, her türlü noksanlıktan arınık, tüm mükemmel niteliklere sahip olduğunu bilmek; Allah'ı kendisine özgü nitelikleri ile tanımak ve tanıtmak. 2- Mülk: Mutlak egemenlik. 3- Yüceltme, övgü.
Göklerde ve yeryüzünde olanların tümü Allah'ı tesbih etmekte (yaratılış görevlerini yerine getirmekte) dir. Mülk O'nundur, hamd (övgü) de O'nundur. O, her şeye güç yetirendir.
Tenzih eder Allah'ı, ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde, onundur saltanat ve tedbir ve onadır hamd ve onun, her şeye gücü yeter.
Göklerde ve yerde olan herşey Allah'ın sınırsız şanını yüceltir, bütün otorite ve saltanat O'nundur ve bütün eksiksiz övgüler O'na mahsustur. O'nun, dilediğini yapmaya gücü yeter.
Sûre iman, itaat ve güzel ahlâka çağrıdan bahseder. Yerler ve göklerin sahipsiz olmadığı geçmiş top-lumların akıbetleri, ölümden sonra dirilme gerçeği gözler önüne serilip iyilerin ebedi kurtuluşa erecekleri, kötülerin azabı hak edecekleri anlatılarak Allah ve Rasûlüne itaatin gerekliliği vurgulanır, aile içerisinden bile müslüman olmaya karşı çıkacak kimseler olabileceği, cimrilik yapılmaması gerektiği açıklanarak sûre son bulur.
Göklerdeki varlıkların, imkânların ve yerdeki varlıkların, imkânların tamamı, Allah'ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak, Allah'ı tesbih ve zikrediyorlar. Mülk ve hükümranlık yalnız O'nundur. Hamd-övülmek, şükür yalnız O'nun hakkıdır. O kanunlarının cari olduğu her şey üzerinde gücünü kudretini kullanır, düzenlemesini yapar.
Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ı tesbih etmektedir. Mülk O'nundur. Hamd O'nadır. O her şeye güç yetirendir.
Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd (övgü) O'nundur. O, her şeye güç yetirendir.
Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ı tesbih eder, (zerresinden küresine, ne varsa hep O'nun kudret ve azametine şahidlik eder). Mülk O'nun, hamd da O'nun: O her şeye kadîrdir.
Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tesbih ediyor (kusursuzluğunu ve yüceliğini bildiriyor.) Her şeyin mülkiyet ve idaresi O’nundur. Bütün hamd ve kemalat O’nundur. O, her şeye gücü yetendir.
Göklerde, yerde bulunan her şey Allaha tespih eder, Mülk O'nundur, öğüş O'na; O'nun, her bir şeye gücü yetişir
Göklerde ve yerde olan her şey, Allah'ı tesbih eder (O'nun koyduğu yasalara boyun eğerek, O'na karşı sorumluluğunu yerine getirir). Mutlak otorite O'nundur ve bütün övgüler O'na mahsustur. O dilediğini yapmaya gücü yetendir.
Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Allah'ı tesbih ederler. Hükümranlık O'nundur, Övülmek O'na mahsustur. O herşeye Kadir'dir.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. O her şeye kadirdir.
Göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ı yüceltir. Yönetim O'nundur, övgü O'nadır. O her şeye Gücü yetendir.
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadır. Her şeye gücü yeten O'dur.
Tesbîh eder Allaha Göklerde ve Yerdeki, mülk onun, hamd onun ve o her şey'e kadîrdir
Göklerde ne var, yerde ne varsa (hepsi) Allâhı tesbîh (ve tenzîh) etmekdedir. Mülk Onun, hamd Onun, O, herşey'e hakkıyle kaadirdir.
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tesbîh eder; mülk (umûmen) O'nundur; hamd (ve senâ) O'na mahsustur. Ve O, herşeye hakkıyla gücü yetendir.
Göklerde ve yerde olanlar Allah’ı yücelterek noksan sıfatlardan arındırırlar. Mülkün yegâne sahibi O’dur ve övülmek de yalnızca O’na yakışır ve her şeyi bir plan üzerine yapanda O dur.
Göklerde ve yerde ne varsa hep Allah/ı tenzih ederler, her mülk O/nundur, her hamd ve sena da O/na mahsustur. O, her şeye hakkıyle kaadirdir.
[1] Medine'de nâzil olmuş 18 âyettir.
Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmektedir. Mülk de O'nundur, övgü de O'nundur. O, her şeye güç yetirendir.
(Medine’de nazil olmuştur ve 18 ayettir. Adını, dokuzuncu ayette geçen ve de aldanma, kâr-zarar manasına gelen “teğâbun” kelimesinden alır.)
Göklerde ve yerde bulunan bütün varlıklar, dâimâ Allah’ın sınırsız kudret ve azametini övgüyle anarak yüceltmektedir. Şu muhteşem kâinat nizamı içerisinde yer alan her şey, kendisini yaratan Allahu Teâlâ’nın her türlü kusur ve noksanlıktan uzak olduğunu haykırmakta, O’nun sonsuz ilim, kudret, merhamet, hikmet, iyilik, güzellik ve adâletini gözler önüne sermektedir. Eğer çevrenizdeki varlıklara ibret nazarıyla bakacak olursanız, her zerresinin Allah’ı zikrettiğini duyacak, göreceksiniz. Öyle ki, göklerde ve yerde hükümranlık tamamen ve yalnızca O’na aittir, her türlü yücelik ve övgüye lâyık olan sadece O’dur ve O, her şeye gücü yeten sonsuz kudret sahibidir.İşte sınırsız kudret ve hikmetinin bir tecellîsi olarak:
Medîne’de, hicretten hemen sonra gönderilen bu sûre, adını dokuzuncu ayetinde geçen “Yevmü’t-Teğâbün” yani, gerçek kâr ve zararın ortaya çıktığı “Aldanma Günü” kelimesinden almıştır. 18 ayettir.
Yer’dekiler ve Gökler’dekiler Allah’ı tesbih ediyor.
Mülk / Yönetim / İktidar O’nundur. Hamd O’nadır.
O her şeye güç yetirendir.
Göklerde ve yerde olan her şey, Allah’ın şânını yüceltir.1 (Bütün kâinatın) sahibi Odur. Her türlü övgü Onadır ve Onun gücü her şeye yeter.
GÖKLERDE ve yerde olan her şey, Allah'ın sınırsız şanını yüceltir: bütün otorite O'nundur ve bütün övgüler O'na mahsustur; O dilediğini yapmaya kâdirdir.
Göklerde ne varsa yerde ne varsa hepsi de Allah’ın koyduğu yasaya boyun eğerler. Zira mutlak hükümranlık O’nundur, bütün övgüler O’na mahsustur çünkü O her şeye ölçü koyandır. 16/49
GÖKLERDE olan şeyler de, yerde olan şeyler de Allah adına hareket ederler:[5125] mutlak otorite O’na aittir, övgülerin tamamı da O’na aittir; zira O her şeye kadirdir.[5126]
[5125] Benzer bir âyet ve tesbîhi çevirimizle ilgili bkz:
59:1, not 1. Muzari gelmesi, bu tesbîhin süreklilik ve yenilenen vasfına delâlet eder. Zımnen: Ey insan! Bu kâinat muhteşem varlık ilâhîsini dillendiriyor: bu koroya sen de katıl!
[5126] Zımnen: O’nun kudretine, O’nun adına hareket eden şu kâinat şahittir.
Göklerde ne var ise ve yerde ne var ise, Allah için tesbihte bulunur. Mülk ve hamd O'na mahsustur ve O her şey üzerine tamamen kâdirdir.
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih ve tenzih eder. Hâkimiyet O'nundur. Bütün hamdler ve övgüler O'na mahsustur. O her şeye kadirdir.
Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allah'ın şanının yüceliğini anmaktadır. Mülk O'nundur, hamd O'nundur. O, herşeye kadirdir.
Göklerde ve yerde olan her şey Allah’a boyun eğer. Bütün yetki O’ndadır. Yaptığı her şeyi güzel yapmak O’na hastır. Her şeye bir ölçü koyan da O’dur.
[*] Kafirler de zorunlu olarak Allah'ın koyduğu kurallara (tabiat kanunlarına) boyun eğerler, yoksa yaşamaları imkansızlaşır. Onların boyun eğmedikleri,tercihimize bırakılanlardır. Bu gerçekleri (ayetleri) görmezden geldikleri için kafir olurlar.
Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ı tesbih ederler. Hakimiyet O'nundur. Hamd da O'nadır. O'nun her şeye gücü yeter.
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Egemenlik Onundur; bütün övgüler Ona aittir. Onun gücü herşeye yeter.
Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı tespih ediyor. O'nundur mülk ve yönetim; O'nun içindir tüm övgüler. Her şeye gücü yetendir O.
tesbįḥ eyler Tañrı’ya ol kim göklerdedür daħı ol kim yirdedür. anuñdur pādişāhlıķ daħı anuñdur ögmek daħı ol her nesene üzere güci yiter.
Tesbīḥ ider Tañrı Ta‘ālāya gökler ehli ve yirler ehli. Anuñdur pādişāhlıġı,daḫı anuñdur ḥamd şükr. Daḫı ol her nesneye ḳādirdür.
Göylərdə və yerdə nə varsa, (hamısı) Allahı təqdis edib şə’ninə tə’riflər deyər. Hökm Onundur, həmd-səna da Ona məxsusdur. O, hər şeyə qadirdir!
All that is in the heavens and all that is in the earth glorifieth Allah; unto Him belongeth sovereignty and unto Him longeth praise, and He is Able to do all things.
Whatever is in the heavens and on earth, doth declare(5479) the Praises and Glory of Allah. to Him belongs dominion, and to Him belongs praise: and He has power over all things.*
5479 Cf.
62:1, and n. 5449. All things by their very existence proclaim the Glory and the Praises of Allah. He has dominion over all things, but He uses His dominion for just and praiseworthy ends. He has power over all things: therefore He can combine justice with mercy, and His Plan and Purpose cannot be frustrated by the existence of Evil along with Good in His Kingdom.