Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 5713, sondan 524. ayet; 79. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 2, harf sayısı 13 ve toplam ebced değeri ise 1867 olarak hesaplanmıştır.
Andolsun (kâfirlerin ruhlarını) şiddetle çekip çıkaranlara,
Allah Teâlâ bazı varlıklara yemin ederek sûrenin ana konusu olan kıyamet ve öldükten sonra dirilme olayının mutlaka gerçekleşeceğini vurgulamıştır. Müfessirler, adlarına yemin edilen bu varlıkların neler olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
a) Bunların hepsi meleklerdir. İlk âyette “batmak üzere yükselenler” diye çevrilen nâziât kelimesinin anlamları içinde “kuyudan kova ile su çekenler” mânası da vardır. İnsanların ruhlarını bedenlerinden çekip çıkaran ölüm meleği ve yardımcıları bu sıfatla nitelendirilmiştir. Sözlükte “boğmak” anlamına gelen garkan kaydı, burada ölüm meleklerinin inkârcıların ruhlarını şiddetle çekip çıkarmalarını, “Sakin ve düzenli hareket edenler” diye çevrilen nâşitât ise müminlerin ruhlarını incitmeden hafifçe çekip alan melekleri ifade eder. “Yüzdükçe yüzenler”den maksat ise ya Allah’ın emrini yerine getirmek için gelip giderken ufuklarda denizde yüzer gibi hareket eden veya dalgıcın denizde yüzdüğü gibi insan bedeninde yüzerek ruhunu çıkartan meleklerdir. “Yarıştıkça yarışanlar” ise müminlerin ruhlarını cennete, kâfirlerin ruhlarını cehenneme götürürken birbirleriyle yarışan meleklerdir. “Emri, uygun yol ve yöntemle yerine getirenler”e gelince bunlar da evrenin nizamında Allah tarafından kendilerine verilen işleri yerine getiren meleklerdir.
b) İnsanların ruhlarıdır. Ölüm anında bedenlerinden zorlukla veya kolaylıkla ayrıldıkları, hızla ruhlar âlemine vardıkları, ruhlar âlemindeki makamlarına yarışırcasına gittikleri ve işleri yöneten meleklerin katına yükseldikleri için bu vasıflarla anılmışlardır.
c) Gaziler anlatılmaktadır. Yayları iyice gererek ok attıkları, oklarını kolayca fırlattıkları, karada hızla yürüdükleri ve denizde yüzdükleri, düşmanla savaşta yarışırcasına vuruşarak ileri geçtikleri ve savaş işlerini yürüttükleri için bu sıfatlarla nitelenmişlerdir.
d) Yıldızlardan söz edilmektedir. Bir ufuktan doğup diğerinden battıkları, bir burçtan diğerine yavaş ve düzenli bir şekilde akıp gittikleri, yörüngelerinde yüzerek yol aldıkları, hızları farklı olduğundan yarışır gibi birbirlerini geçtikleri ve Allah’ın koyduğu kanunlar uyarınca işlevlerini yerine getirdikleri için bu vasıflarla nitelenmişlerdir. Biz bu anlayışa daha yakın bir çeviri yapmış olduk.
Râzî âyetlerde bu mânaların hepsinin mevcut olma ihtimalinin bulunduğunu söylemiştir (daha fazla bilgi için bk. XXXI, 27-32; Şevkânî, V, 430-432; Elmalılı, VIII, 5552-5556; Ateş, X, 302-303).
Yemin olsun: Söküp çıkaranlara,
1,2,3,4,5. Andolsun doğup batan yıldızlara, yörüngelerinden çıkmadan hareket edenlere, uzayda sakin sakin yüzenlere, hayırda yarışanlara, işini mükemmel yapanlara. [713][714]
[713] Nâzi‘ât sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XX, 307.[714] Yemin edilen beş varlık hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XX, 309-312.
Ant olsun şiddetle çekip alanlara.
Andolsun (kâfirlerin ve zalimlerin canını), ta en derinden acıyla sökerek çıkaran (görevlilere),
Andolsun şiddetle çekip alanlara.
Kâfirlerin ruhlarını şiddetle alan melekler, ölüm, doğdukları yerlerden çıkıp battıkları yerlerde kaybolan yıldızlar, okçular gibi çeşitli anlamlar verilmiştir.
Andolsun kâfirlerin ruhlarını şiddetle çekip çıkaran meleklere,
Andolsun, boğulurcasına can çekişenlere, boğarcasına ruhları alan kuvvetlere, bunalan bedenlerine hasret kalan nefislere, batmak üzere yükselen yıldızlara!
Andolsun (canları) boğarcasına şiddetle çekip alanlara,
Ta en derinden acıyla sökerek çıkaranlara andolsun.
Kasem olsun, (kâfirlerin ruhlarını tâ) derinliklerden çekip şiddetle çıkaran meleklere;
Dalarak (ruhları) çekip alanlara,()
(*) Kâfirlerin ruhlarını.
Kâfirlerin canlarını alırken
(İnkârcıların ruhlarını) şiddetle çekip alanlara,
Canları boğarcasına şiddetle çekip alanlara and olsun,
1, 2, 3, 4, 5. Söküp çıkaranlara, yavaşça çekenlere, yüzdükçe yüzenlere, yarıştıkça yarışanlara, iş düzenleyenlere andolsun;
Andolsun söküp çıkaranlara,
1-5 Kuran'daki yeminlerin fonksiyonu için bak
89:5.
Andolsun şiddetle çekip çıkaranlara,
Andolsun (kâfirlerin cesedlerine) boğulmuş olan ruuhlarını tâ derinlikler (in) den söküb koparan,
1,2,3,4,5. (Kâfirlerin ruhlarını) şiddetle söküp çıkaranlara (nâziât'a), (Mü'minlerin ruhlarını yavaş yavaş) kolaylıkla çekip alanlara,(1) (emrolundukları şeye sür'atle) yüzüp gidenlere, sonra yarışıp geçenlere, sonra işleri düzenleyenlere (bütün bu vazîfeleri yapan meleklere) yemîn olsun (ki, öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz!)
(1)“Her ölünün rûhunu, Hazret-i Azrâîl Aleyhisselâm mı bizzât kabzediyor (alıyor)? Yoksa avaneleri mi(yardımcıları mı) kabzediyorlar? Bu hususta üç meslek (îzah yolu) var: Birinci meslek: Azrâîl Aleyhisselâm, herkesin rûhunu kabzeder. Bir iş bir işe mâni‘ olmaz, çünki nûrânîdir. (...) İkinci meslek odur ki: Hazret-i Cebrâîl, Mikâîl, Azrâîl gibi melâike-i izâm (büyük melekler), birer nâzır-ı umûmî (umûmî vekil) hükmünde, kendi nev‘lerinden ve kendilerine benzer küçük tarzda avaneleri vardır. Ve o muâvinler (yardımcılar), envâ‘-ı mahlûkāta (varlıkların çeşitlerine) göre ayrı ayrıdırlar. Sulehânın ervâhını (sâlihlerin ruhlarını) kabzeden başkadır; ehl-i şekāvetin (Cehennemliklerin) ervâhını kabzeden yine başkadır. Nasıl ki: وَالنِّازِعاَتِ غَرْقاً[(Kâfirlerin ruhlarını) şiddetle söküp çıkaranlara] وَالنِّاشِطاَتِ نَشْطاً [(Mü’minlerin ruhlarını yavaş yavaş)kolaylıkla çekip alanlara] âyeti işâret ediyor ki, kabz-ı ervâh eden, tâife tâifedir. (...) Üçüncü meslek: (...) Bazı melâikeler var ki, kırk bin başı var. Her başında, kırk bin dili var. Demek, seksen bin gözü dahi var. (...) İşte bu mesleğe binâen, Hazret-i Azrâîl Aleyhisselâm’ın her ferde müteveccih (yönelen) bir yüzü ve bakar bir gözü vardır.” (Mektûbât, 28. Mektûb, 200-202)
Batıp kaybolan yıldızlara,
Kâfirlerin canlarını sertlikle alanlar hakkı için,
[3] Mekke'de nâzil olmuş (46) âyettir.
Andolsun (kâfirlerin ruhunu) şiddetle söküp çıkaranlara.
(Mekke’de nazil olmuştur ve 46 ayettir. Adını, “söküp çıkaranlar” manasına gelen “nâziât” kelimesinden alır. Ana fikir olarak kıyameti konu edinir. Cenab-ı Allah, surenin başında, kendilerini, ilk beş ayette belirtilen güç ve melekelerle donattığı varlıklara yemin etmektedir.)
Andolsun, söküp çıkaranlara; zâlimlerin canlarını boğarcasına çekip alan azap meleklerine, muazzam bir sistem çerçevesinde doğup batan yıldızlara, mazlumun hakkını zâlimlerden zorla alan âdil yöneticilere, at binme ve atış talimi yapan mücahitlere andolsun!
Mekke döneminin sonlarına doğru, Nebe’ sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen ve Allah’ın emrindeki güçlere işâret eden “Nâziât: Söküp çıkaranlar” kelimesinden almıştır. 46 ayettir.
And olsun şiddetle Söküp Alanlar’a / NÂZİÂT’a!
1,2,3,4,5. (Kâfirlerin rûhlarını) boğarak şiddetle söküp çıkaran, (Müslümanların rûhlarını) kolaylıkla alan,1 (Allah’ın emirlerini) sür’atle yerine getiren, (bunun) için hemen harekete geçen ve (Allah’ın emriyle) kâinatı idare eden (melek)lere yemin olsun ki! 2
1 Buraya kadar olan iki grup; “ölürken bedenlerinden azap ile çıkan kâfir rûhlar ve bedenlerinden neşeyle çıkan Müslüman rûhlar” şeklinde de anlaşılabilir.2 Yukarıdaki beş âyette sayılan sıfatların, mevsufları zikredilmediği için bunların ne olduğunu tam bilmek mümkün değildir. Ancak tercümede; bunların, “melek” olduğu hakkındaki, Hz. Ali, İbnu Mes’ud, Mücahid, Hasan Basrî ve Süddî gibi şahsiyetlerin kanaatleri dikkate alınmıştır. Bazıları da bunların yıldız isimleri olduğunu söylemişlerdir. Kimileri de seleften gelen rivayetlere itiraz etmeyi alışkanlık haline getirdiklerinden, ne olduğunu ifade edemeseler bile kendilerince bir şeyler uydurmaya çalışmışlardır. Her şeyin en doğrusunu ancak Allah bilir.
DÜŞÜN bu [yıldız]ları, batmak üzere yükselen; 1
Yüreklerden şirki söküp atan uyarıcı ayetlerine. 6/48, 7/35
ŞAHİT olsun[5542] (muhatabın yüreğine) dalıp (küfrü oradan) şiddetle söküp çıkaran[5543] (uyarı âyetleri)!
[5542] Krş:
77:1, not 1. İlk beş âyetteki sıfatların mevsufları zikredilmemiştir. Bunlar melekler, yıldızlar, ok atan mücahitler veya kabzedilen ruhlar olarak yorumlanmıştır. Oysa ki Kur’an melekleri dişi olarak tasavvur edenleri reddeder (
43:19). Yıldızlara ve ruhlara öznelik (müdebbir) yakıştırmak da Kur’an’ın genel kabullerine aykırıdır. Bizce bu sıfatların mevsufu benzerleri gibi vahiy veya vahye burada olduğu gibi olumlu veya ‘Âdiyât’ta olduğu gibi olumsuz tepki veren insanlardır. Sıfatlar hem geçişli hem geçişsiz okunabilir.
[5543] Veya geçişsiz anlamıyla: “..söküp alan..”
Andolsun (ruhları) şiddetle çekip çıkaranlara.
Andolsun söküp çıkaranlara,
Söke söke alanlara,
[*] İlk beş âyetteki kelimeler, orada var sayılan (mahzuf) نفوس = kimseler kelimesinin sıfatı sayılmıştır.
Andolsun şiddetle söküp alanlara..
And olsun çekip çıkaranlara,(1)
(1) Kâfirin ruhunu şiddetle söküp çıkaran melekler.
Yemin olsun, çekip koparanlara/yay çekenlere/kuyudan su çekenlere/bağsız-bekçisiz koşan atlara/ayrılık yüzünden hasret çekenlere/daldırıp daldırıp çıkaranlara,
ŧartıcılar ḥaķķı-çun ya'nį kāfirler canın, ŧoldur çekmek yayı
Ol melā’ikeler ḥaḳḳı‐çun ki kāfirler cānın güc‐ile alurlar.
And olsun (kafirlərin canını) zorla alanlara;
By those who drag forth to destruction,
By the (angels)(5916) who tear out (the souls of the wicked) with violence;(5917)*
5916 The beginning of this Surah may be compared with the beginning of S. 77. A translator's task in such passages is extremely difficult. He has to contend, again and again, with verities of a realm beyond man's normal range of experience expressed in elliptical language and he has to render them in another language with words of precision intelligible to readers. It is therefore necessary for him to put in part of the Commentary in the Translation in such cases. (R). The evidence of five things is here invoked in verses 1-5, in order to lead to the conclusion in verse 6 and those following. Or, if we treat verses 3-5 as three stages of the same thing, there are three things to be considered in five stages. What are they? And what is the conclusion? See the following notes. 5917 There is much difference of opinion among the Commentators as to the five things or beings mentioned in these verses. I follow the general opinion in my interpretation, which is that angels are referred to as the agency which in their dealings with mankind show clearly Allah's Justice, Power, and Mercy, which again point to the Judgement to come, as a certainty which none can evade. The first point, referred to in this verse, is that the souls of the wicked are loath to part with their material body at death, but their will will not count: their souls will be wrenched out into another world. Who will then deny Resurrection and Judgement?