Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 3661, sondan 2576. ayet; 35. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 24, harf sayısı 97 ve toplam ebced değeri ise 6711 olarak hesaplanmıştır.
الحمد لله فاطر السموات والارض جاعل الملئكة رسلا اولي اجنحة مثنى وثلث ورباع يزيد في الخلق ما يشاء ان الله على كل شيء قدير
الحمدللهفاطرالسمواتوالارضجاعلالملئكةرسلااولياجنحةمثنىوثلثورباعيزيدفيالخلقمايشاءاناللهعلىكلشيءقدير
Elhamdu li(A)llâhi fâtiri-ssemâvâti vel-ardi câ’ili-lmelâ-iketi rusulen ulî ecnihatin meśnâ veśulâśe verubâ’(a)(c) yezîdu fî-lḣalki mâ yeşâ(u)(c) inna(A)llâhe ‘alâ kulli şey-in kadîr(un)
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
Mekke döneminin ilk yıllarında inen sûrenin bu ilk âyetlerinde, tek tanrı inancını zedeleyen telakkilerin yıkılması ve bu konudaki muhâkeme ârızalarının onarılması hedeflenmekte; yüce Allah’ın mutlak kudret ve egemenliği ile ilgili uyarılar yapılmaktadır. Bunları şöyle özetlemek mümkündür: 1. Hamd, evrendeki bütün varlıkların yegâne yaratıcısı ve sahibi olan yüce Allah’a mahsustur (dilimizdeki övme ve teşekkür kelimeleriyle hamd arasındaki farklar için bk. Fâtiha
1:2; Râzî’nin Kur’an’da “el-hamdü lillâh” diye başlayan beş sûre bulunmasından hareketle yaptığı bir yorum için bk. XXV, 238-239). 2. Melekleri yaratan, onlara dilediği yapıyı veren ve görevlerini belirleyen O’dur. 3. Hayır kapılarını açma ve kapama O’nun irade ve kudretine bağlıdır; kula yaraşan, başkalarından değil yalnız O’nun lutfundan istemektir. 4. Nimetlerin asıl kaynağı O olduğuna göre, şükre lâyık olan da O’dur. 5. Tevhid mücadelesinde en ağır yükleri taşıyan peygamberlerin karşılaştığı ortak tavır, yalancılıkla itham edilmek olmuş, fakat bu önyargılı tutum iman nurunu söndürmeye yetmemiştir. 6. Yüce Allah olup bitenlerden haberdardır; her işin inceden inceye hesabının görüleceği bir gün mutlaka gelecektir.
“Yoktan var eden” diye çevirdiğimiz 1. âyetteki fâtır kelimesinin kök anlamı “yaratmak, yoktan var etmek, bir şeyi yapmada ilk olmak, icat etmek”tir. Yüce Allah, evreni ve evrendeki bütün varlıkları ilk olarak yaratması, her varlığa aslî (fıtrî) özelliklerini vermesi sebebiyle kendi zâtını “fâtır” olarak nitelemiştir (Zemahşerî, III, 266).
Âyetin “melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan” şeklinde çevrilen kısmını “ikişer, üçer, dörder kanatlı melekleri elçiler kılan” şeklinde de tercüme etmek mümkündür (İbn Âşûr, XXII, 249).
Büyük ve küçük melekler, vahyi iletmek, Allah’ın kulları ve evren ile ilgili emirlerini yerine getirmek gibi görevleri sebebiyle O’nun elçileridir.
“Kanatlar” şeklinde çevrilen ecniha kelimesi (tekili: cenâh), bir şeyin kol, kanat gibi cüzlerini veya yönlerini ifade eder. Kanat kelimesinin bu âyette ve Hz. Peygamber’in bazı hadislerinde hakikat anlamında mı yoksa meleklerin engelleri süratle ve kolayca aşma gücüne sahip olduklarını ifade etmek üzere, mecaz yollu mu kullanılmış olduğunu kesin olarak ortaya koyan bir delil bulunmamaktadır (İbn Âşûr, XXII, 249). Hakikat anlamında kullanılmış olsa da bunun mahiyet ve biçimini Allah bilir. Tefsirlerde değişik açıklamalar yapılmış olmakla beraber, buradaki sayıların muayyen bir miktar bildirmeyip çokluğu belirttiği söylenebilir. Âyetin devamında Allah Teâlâ’nın yaratma veya yaratılmışlarda dilediği arttırmayı yapma gücüne sahip olduğunun belirtilmesi ve Hz. Peygamber’in Cebrâil’i altı yüz kanatlı olarak gördüğüne dair rivayet bu anlayışı destekleyen delillerdendir (Zemahşerî, III, 266; Elmalılı, VI, 3973).
Âyette, bir yandan meleklere inanmanın İslâm’ın iman esasları arasında önemli bir yer tuttuğuna, diğer yandan da onları yaratan ve görevlendirenin yüce Allah olduğuna, yani bu inancın Allah’a ortak koşma sınırına vardırılmaması gerektiğine dikkat çekilmektedir. Böylece –özellikle Araplar arasında yaygın bulunan– bazı putları melekleri sembolize eden, melekleri de insanları Allah’a yaklaştırmada aracılık eden varlıklar olarak görme telakkisi eleştirilmiş olmaktadır. Burada şöyle bir inceliğe işaret edildiği söylenebilir: Cenâb-ı Allah’ın bazı işler için melekleri görevlendirmesi veya vasıta kılması, insanların kulluklarını ifa ederken onları aracı kılmasına haklılık kazandırmaz; kulluk yalnız Allah’a yapılır. Meleklerin varlık sebebini de tam olarak yalnız, onları yaratan bilir. Fakat bunun hikmetleri üzerinde İslâm âlimleri bazı açıklamalar yapmaya çalışmışlardır. Bu hikmetlerden, tefsir etmekte olduğumuz âyet kümesi ile yakından ilgili olanı şudur: Melek inancına sahip olan kimse, kendisini iyiliğe çağıran her sese kulak verir; çünkü bunun meleğin sesi olduğuna, –5 ve 6. âyetlerde belirtildiği üzere– kötülüğe çağıran sesin de şeytana ait olduğuna inanır. Nitekim Hz. Peygamber bu konuda şöyle bir uyarıda bulunmuştur: “Şeytan da melek de insana sokularak kalbine bir şeyler getirir. Şeytanın işi kötülüğü telkin edip hakkı yalanlamaktır. Meleğin işi ise iyiyi tasvip edip hakkı doğrulamaktır. İçinde böyle bir duyguyu bulan kimse onun Allah’tan olduğunu bilsin ve O’na hamdetsin. Şeytanın telkinini hisseden ise şeytandan korunması için Allah’a sığınsın” (Tirmizî, “Tefsîr”, 3. Melekler hakkında bilgi için bk. Bakara
2:30; Ahmet Saim Kılavuz, “Melek”, İFAV Ans., III, 187-190).
“O dilediği kadar fazlasını da yaratır” diye çevrilen cümle, “O yarattıklarında dilediği arttırmayı yapar” şeklinde de anlaşılmıştır. Bazı müfessirler bu ifadeyi, Allah Teâlâ’nın meleklerin kanatlarını dilediği kadar arttırabileceği şeklinde açıklamışlardır. Bazılarına göre ise bunu daha genel bir bakışla yorumlamak mümkündür. Onlara göre burada, meleklerle ilgili ifadenin uyandıracağı hayret sebebiyle muhataplara âdeta şöyle denmektedir: Evrende gördüğünüz mükemmel düzen ve denge ilâhî kudretin son sınırı gibi düşünülmemelidir. Allah dilerse müşahede veya tesbit ettiğiniz güzellik ve mükemmelliklerin, akıl, güç, ilim, sanat gibi imkân ve donanımların daha nicelerini yaratır (Zemahşerî, III, 267; Şevkânî, IV, 387).
2. âyetin ilk cümlesinde söz konusu edilen “ilâhî rahmetin kısılması”yla ilgili olarak dua, tövbe, başarı veya hidayetin nasip edilmemesi gibi açıklamalar yapılmışsa da sınırlandırıcı bir yoruma gitmeden, “Allah’ın insanlar için rahmeti açması”nı, O’nun rahmet hazinelerinden değişik nimetler lutfetmesini, “kısması”nı da bu nimetlerden mahrum bırakmasını içine alacak şekilde anlamak uygun olur (Şevkânî, IV, 387). Taberî de âyetin bu kısmını şöyle açıklamıştır: Hayır kapılarının anahtarları da kilitleri de Allah’ın elindedir; onu kime açarsa artık kimse onu kapayamaz, kime de kapatırsa kimsenin onu açmaya gücü yetmez (Taberî, XXII, 115).
[Hamd] (övgü), gökleri ve yeri yoktan yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan, yaratmada dilediğini(n sayısını) artıran Allah’adır. Şüphesiz ki Allah her şeye gücü yetendir.
“Yoktan yaratma” anlamında [fetara], [fâtır] kelimelerinin kullanıldığı ayetler için bkz. En‘âm
6:14; Yûsuf
12:101; İbrâhîm
14:10; Zümer
39:46; Şûrâ
42:11.
Övgü, gökleri ve yeri yoktan yaratan, melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a aittir. O, yaratmada dilediği kadar arttırır. Çünkü Allah'ın her şeye gücü yeter.[455]
[455] Fâtır sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XV, 461.
Hamd¹, göklere ve yere yaradılış yasalarını koyan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı resûller² yapan Allah'a özgüdür. O, yaratmada dilediğini arttırır. Allah, Her Şeye Gücü Yeten'dir.
1- Yüceltme, övgünün tamamı. 2- Elçiler.
Hamd, gökleri ve yeri yaratan; ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratışta dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
Hamd Allah'a ki gökleri ve yeryüzünü yaratandır ve melekleri, ikişer, üçer, dörder kanatlı halkedendir; yaratışta neyi dilerse çoğaltır da; şüphe yok ki Allah'ın her şeye gücü yeter.
Tüm eksiksiz övgüler O Allah'a mahsusutur ki, yerleri gökleri O yaratmıştır ve melekleri de ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler olarak yaratandır. O yaratışta neyi dilerse artırır, çoğaltır. Yani meleklerin kanadını veya mahlukatının her birindeki değişik hususiyetleri çoğaltıp, azaltmak O'na aittir. Şüphe yok ki, O'nun gücü herşeye yeter.
Mekke toplumunun ileri gelenlerini davete karşı tutumlarından dolayı ikaz edip düşünmeye sev-kederek, kâinât nizamında şirke yer olmadığı bildirilmekte ve herşeyin aslına döndüğü görülürken sizlerin ölümden sonra diriltilmesi niçin zor olsun denilmekte ve kevnî ayetlerden de bahsedilerek insanların kullukta üç guruba ayrıldıklarını da anlatarak Allah’ın dışında değişik şeylere tapan müşrikler, azarlanarak sûre sona erer. Sûreye Melâike adı da verilir.
Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler olarak görevlendiren Allah'a hamdolsun. O, yaratılışta ve yarattıklarında sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun mükemmeliyeti gerçekleştirir. Allah'ın her şeye gücü kudreti yeter.
Hamd gökleri ve yeri yoktan vareden, melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler kılan Allah'adır. O yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah her şeye güç yetirendir.
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
Gökleri ve yeri yaratıp melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan, (peygamberlere gönderen) Allah'a hamd olsun. Allahyarattığı şeylerde dilediği kadar (vasıflar) ziyade eder. Muhakkak ki Allah, her şeye kadirdir.
Bütün hamd ve kemalat (övgü sebepleri,) gökleri ve yeri açarak yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratıklar içine istediği şeyi ilave eder. O, her şeye gücü yetendir.
Gökleri, yeri yaratan, melekleri, ikişer, üçer, dörder kanadlı elçiler yapan Allaha hamd olsun, yarattığı şeyde dilediğin artırır, Allahın her şeye gücü yetişir
Her türlü övgü, göklerin ve yerin yaratıcısı olan ve melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur. O yarattıklarından istediğine dilediği kadar özellikler verir. Hiç kuşkusuz O'nun gücü her şeye yeter.
“Kanat” terimine, “Cenah” kelimesinin Arapçadaki farklı anlamları olan, güç, yön ve kuvvet manalarını verirsek daha doğru olur. Çünkü “Kanat sayılarının” çokluğunu ifade eden iki, üç, dört rakamları, gücü ve hızı sembolize eden misal kabilinden mecâzi bir söylemdir. Zira melekler bizim bildiğimiz cinsten maddî varlıklar değillerdir. Esas vurgu Rabbimizin güç ve azametinedir. Burada, Allah’ın vahyini peygamberlerine iletmedeki sürat ve güçlerini anlatan mecaz bir ifade kullanılmıştır.
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur. Yaratmada dilediğini artırır. Doğrusu Allah, her şeye Kadir olandır.
Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.
Gökleri ve yeri yaratan; melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan ALLAH'a övgüler olsun. Yaratmada dilediğini arttırır. ALLAH her şeye gücü yetendir.
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur. O, yaratmada dilediği kadar artırır. Gerçekten Allah her şeye kâdirdir.
Hamd Allaha, o Gökleri, Yeri yaratan ve Melâikeyi kılan fâtıra: kanadlı kanadlı elçiler, ikişer üçer dörder, halkte dilediği kadar ziyade eder, hakıkat Allah her şey'e kadirdir
Gökleri, yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı (olmak üzere) elçiler yapan Allaha hamd olsun. O, yaratışda ne dilerse (onu) artırır. Şübhe yok ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir.
Hamd, göklerin ve yerin Fâtır'ı (yaratıcısı), melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur.(1) (O, mahlûkatı) yaratmada (maddeten veya ma'nen, kime)ne dilerse arttırır. Şübhesiz ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir.
(1)“Hamd ü senâ (her türlü övgü), medih ve minnet O’na mahsustur, O’na lâyıktır. Demek ni‘metler O’nundur ve O’nun hazînesinden çıkar. Hazîne ise, dâimîdir. İşte şu kelime, şöyle müjde verip diyor ki: Ey insan! Ni‘metin zevâlinden (bitmesinden) elem çekme! Çünki rahmet hazînesi tükenmez. Ve lezzetin zevâlini düşünüp, o elemden feryâd etme! Çünki o ni‘met meyvesi, bir rahmet-i bînihâyenin semeresidir (tükenmez bir rahmetin meyvesidir). Ağacı bâkīdir (ölümsüzdür). Meyve gitse de yerine gelen var. Ni‘metin lezzeti içinde, o lezzetten yüz derece daha ziyâde lezzetli bir iltifât-ı rahmeti hamd ile düşünüp, lezzeti birden yüz derece yapabilirsin.” (Asâ-yı Mûsâ, 10. Hüccet-i Îmâniye, 186-187)
Bütün övgü, gökleri ve yeri yaratan, ikişer üçer ve dörder kanatlı olan melekleri elçiler yapan ve yarattığı varlıklarda dilediği şeyleri artıran Allah’a aittir. Şüphesiz ki Allah her şeyi bir plan üzerine yapandır.
Gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer, dörder kanatlı melekleri elçi yapan [⁶] Allah/a hamdolsun. O yarattığı şeyde dilediğini artırır. Çünkü Allah her şeye hakkıyle kaadirdir.
[5] Mekke'de nâzil olmuş (45)vâyettir.[6] Bazı müfessirîn indinde kanatlardan cihet maksuttur. Kanatlar sürat-i seyirden kinayedir.
Bütün güzel övgüler; gökleri ve yeri yaratan, ikişer üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
(Adını birinci ayetteki “Fatır” kelimesinden alan bu sure, Mekke’de nazil olmuştur ve 45 ayettir.)
Her türlü hamd; övgü, teşekkür, saygı, minnettârlık ve yücelik, gökleri ve yeri yoktan var eden;her biri farklı güç, yetenek ve özelliklere sahip melekleri ikişer, üçer, dörder... kanatlı elçiler yapan ve onları birer görevli olarak hizmetinize veren Allah’a aittir! Hiç kuşkusuz O, dilediğini yaratılışta üstün kılar.Hiç kuşku yok ki, Allah’ın her şeye gücü yeter. Öyle ki:
Mekke döneminin ortalarında, Furkan sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, ilk ayetinde geçen “Fatır: yoktan var eden, yaratıcı” kelimesinden almıştır. Aynı ayette geçen “Melaike: melekler” adıyla da bilinen sûre, 45 ayettir.
Melekler’i ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan; Yer’in ve Gökler’in FÂTIR’ı / Yoktan İlk Yaratanı Allah’a Hamd olsun!
Ne dilerse, Yaratma’da ziyadeleştirir.
Allah, her şeye güç yetirendir.
Hamd, gökleri ve yeri (yoktan) yaratan,1 melekleri ikişer üçer ve dörder kanatlı2 elçiler kılan, Allah’a aittir. O yaratmada dilediği artırmayı yapar.3 Şüphesiz Allah’ın gücü, her şeye yeter.
1 (فَاطِرٌ) kelimesi yukarıda sıfat olarak tercüme edilmiştir. Mübteda olarak; “Hamd, Allah’a aittir. O gökleri ve yeri yaratandır…” şeklinde de tercüme edilebilir. (Kurtubî) Fâtır: Esasen yarmak, ilk olarak yaratmak manasınadır. (فَاطِر) mâzi manâsına alınıp izafet-i maneviye olarak marife olup, Allah lafzına sıfat kabul edilirse, ahirete, yani ikinci yaratılışa işaret, edebilir. Bazı müfessirlerin dediği gibi yarmak manasından ism-i fâil olması da mümkündür. Bu surette bundan ahiretteki yaratılış da anlaşılabilir. O halde iki ihtimal kalır. Birisi bedel yapılmak, birisi de istimrar ve sebat kast olunarak mazi ve istikbale şamil olmaktır. En münasibi de budur. O zaman bu bölümün manası, hem ilk yaratılışı, hem de ikinci yaratılışı içererek işaret ettiğimiz gibi: “Gökleri ve yeri yaran ve yaracak olan, Dünyayı yarattığı gibi Âhireti de yaratan” şeklinde olur. (Elmalılı)2 Meleklerin kanatlarının hakikat ve keyfiyetinin nasıl olduğunu Allah bilir. Bu rakamlar çokluktan kinâyedir. Meleklerin daha fazla kanatları olabilir. İbnu Mes’ud’un rivâyetine göre Peygamber Efendimiz Cebrâil’i altı yüz kanatla görmüştür. (Müslim)3 Yaratmada dilediği kadar artırır. Yani isterse, meleklerin kanatlarını daha fazla yarattığı gibi, diğer yarattıklarında da dilediği ziyadeyi yapabilir. Bu yüzden Allah’ın yaratma gücünün sınırı yoktur. Yani evreni yaratıp bir süre sonra istirahata çekilmemiştir.
HER TÜRLÜ ÖVGÜ, göklerin ve yerin yaratıcısı olan ve melekleri iki, üç veya dört kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. 1 O, dilediğini [kesintisiz şekilde] kendi hilkat âlemine katıp onu genişletir: 2 Kuşkusuz Allah, her şeye kâdirdir.
Bütün övgüler, gökleri eşsiz bir şekilde yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler olarak gönderen Allah’a mahsustur. Dilediğini yaratmada O’na bir sınır yoktur. Çünkü Allah her şeye gücü yetendir. 7/54, 13/2, 31/28
BÜTÜN ÖVGÜLER, gökleri ve yeri bir çekirdeği yarar gibi ilk baştan var eden;[3873] melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler kılan Allah’a mahsustur.[3874] O mahlukatın kapasitesinde tercih ettiği artışı gerçekleştirir:[3875] çünkü Allah her şeye güç yetirendir.
[3873] Fâtır, hem yoktan var etmeyi, hem yaratma sürecinin başlama noktasını hem de “bir çekirdeği yarma” anlamıyla içindeki gizli potansiyeli açığa çıkarmayı ifade eder. (Lügat anlamı için bkz:
30:30, not 36.) Zımnen: Hamd, varlık çekirdeğinin kabuğunu çatlatıp içindeki varlık ağacını yeşerten Allah’a mahsustur.
[3874] “Kanat” anlamına gelen cenâh (ç: ecniha), kuş kanadı için değil, daha çok manevi varlıkların güç ve iktidarını gösteren bir semboldür. Arap dilinde maksûsu’l-cenâh (kanadı kırpık, kanatsız) demek, “iktidarsız, güçsüz” demektir (Tâc). Hindli âlim Muhammed Ali, âyette geçen “ikişer, üçer, dörder” ile, namazların rekatlarına atıf yapıldığı görüşündedir. Buna göre, insan ruhu namaz ile yücelmekte, ikişer, üçer, dörder rekatlı namazlar insanı manevi olarak yücelten kanatlar hükmüne geçmektedir (The Holy Qur’ân). Bazı yorumculara göre bu “iki, üç ve dört” yerine kullanılmıştır (Taberi). Buradaki rakamlar aritmetik değerler olarak algılanmamalıdır. Bir sınır da ifade etmezler. Devamındaki cümle bunu ortaya koymaktadır. İbn Mes’ud kanalıyla gelen bir haberde Allah Rasûlü Cebrail’i altı yüz kanatlı olarak tasvir eder (Buhârî ve Müslim). Bununla, meleğin taşıdığı vahyin mânevî ağırlığı da ifade edilmiş olabilir (Krş:
73:5). Muhtemel tüm yorumlar, meleklerin mânevî varlıklar olduğu gerçeğini gözetmek zorundadır.
[3875] Krş: “O doğru yola yönelenlerin hidayetini artırır ve onlara korunma gücü bahşeder” (
47:17). Bir önceki cümleyle birlikte düşünüldüğünde, melekler de dahil Allah’ın yaratıkları üzerindeki aktif ve muazzam müdâhalesini, dahası bu müdâhaleyi sayısız yollarla uygulayacağını gösteren bir ibâre.
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer ve üçer ve dörder kanat sahibi elçiler kılan
Hamd, gökleri ve yeri yaratan ve melaikeyi iki, üç, dört. . . kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O, yaratıklarından, istediğine, dilediği kadar fazla özellikler verir, Çünkü O her şeye kadirdir. {KM, İşaya 6, 2; Hezekiel 1, 6}
Buradaki kanat sayıları, tahsis için olmayıp, çokluğu beyan etmek için misal kabilindendir. Zaten hemen peşinden gelen “yaratmada dilediği kadar fazla özellikler verir” kısmı da bunu teyid etmektedir. Kanatlar, meleklerin sür’atlerini ve güçlerini ifade eder.Nitekim hadis-i şerifte, Peygamber Efendimizin Cibril’i ufku kaplayan altı yüz kanadıyla gördüğü bildirilmiştir. Âyet hilkatteki çeşitliliğe işaret buyurmaktadır: Mesela: güzel yüzler, güzel sesler, güzel saçlar, güzel hatlar, gözlerde güzellik, boy ve endamda hoşluk, incelik, biçimde uyumluluk, organlarda tamamlık, güçte şiddet, akılda keskinlik, görüşte ve düşüncede verimlilik ve bereket, kalbte cesaret, ruhta hoşgörü, dilde güzel ifade, konuşmada yeterlilik, çeşitli kabiliyetler, işte beceriklilik ve maharet… ve daha bunlar gibi nice mükemmellikler sadece insan yaratılışıyla ilgili çeşitliliğe misal kabilindedir. Bunlara kuşlar, balıklar, kelebekler, atlar, aslanlardan, dünyayı yaldızlayan türlü türlü çiçekler ve bitkiler âlemini, zerrelerden, atomlardan galaksilere kadar makrokozmozu dolduran çeşitlilikleri ilave edersek bu âyetin ne geniş bir âleme pencere açtığını anlayabiliriz.
Gökleri ve yeri yoktan var eden; melekleri, ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamd olsun. O, yaratmada (dilediği kadar) artırır: (Kimine daha fazla kanat verir, kiminin bünyesini daha sağlam, daha büyük, kimini daha güzel yapar). Şüphesiz Allah, her şeyi yapabilendir.
Yaptığı her şeyi güzel yapmak Allah’a mahsustur. Gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer, dörder kanatlı melekleri elçi olarak görevlendiren, kendi tercihine göre yaratışta artırma yapan odur. Doğrusu Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.
Hamd, göklerin ve yerin yaratıcısı ve melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. Dilediğini yaratmayı artırır. Çünkü Allah'ın her şeye gücü yeter.
Hamd bütünüyle o Allah'a aittir ki, gökleri ve yeri yoktan yaratmış, melekleri de ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapmıştır. O, yarattığı şeyi dilediği gibi arttırır. Zira Allah'ın herşeye gücü yeter.(1)
(1) “Kanat” sözcüğüne, Arapçadaki cenah kelimesinin değişik anlamları da dikkate alınarak, yön, güç, kuvvet gibi mânâlar da verilmiştir. Bu konuda kesin olarak söylenebilecek tek şey, melek kanadının kuş kanadı gibi birşey olmadığından ibarettir. Çünkü melekler bizim bildiğimiz cinsten maddî varlıklar değildir. İki, üç, dört rakamları ise kanat sayısına bir sınır getirmemekte, çokluk ifade etmektedir. Nitekim Peygamberimizin Miraç gecesi Cebrail’i altı yüz kanatlı olarak gördüğü rivayet edilmiştir. (Buhârî, Tefsir
53:1; Müslim, İman: 280-282.) Yaratıştaki ziyadelik ise, Allah’ın dilediği kuluna dilediği kadar fazla verdiği organ ve yetenekler gibi maddî ve manevî özellikler ve nimetlerdir.
Hamd, Fâtır olan Allah'adır; gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan O'dur. Yaratışta/yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç kuşkusuz, Allah her şeye gücü yetendir.
ögmek Tañrı’nuñdur yaradıcı gökleri daħı yiri ķılıcı firişteleri yalavaçlar ķañatlar issi ikin ikin daħı üç üç daħı dört dört. arturur yaradılışda anı kim diler. bayıķ Tañrı her nese üzere güci yiterdür.
Şükr ol Tañrıya ki gökleri yaratdı, yirleri yaratdı, melā’ikeleri vāsıṭa ḳıldıözi‐y‐le nebīler ortasında. Anları ḳanatlu yaratdı, iki iki, üç üç, dört dört.Arturur yaratmaḳda her ne dilese. Tañrı Ta‘ālā her nesneye ḳādir‐dür.
Göyləri və yeri yoxdan yaradan, ikiqanadlı, üçqanadlı və dördqanadlı mələkləri (peyğəmbərlərə) elçi edən Allaha həmd olsun! (Allah) məxluqatda istədiyini artırar. Həqiqətən, Allah hər şeyə qadirdir!
Praise be to Allah, the Creator of the heavens and the earth, who appointeth the angels messengers having wings two, three and four. He multiplieth in creation what He will. Lo! Allah is Able to do all things.
Praise be to Allah,(3869) Who created (out of nothing)(3870) the heavens and the earth, Who made the angels,(3871) messengers with wings,- two, or three, or four (pairs): He adds to Creation(3872) as He pleases: for Allah has power over all things.*
3869 See n. 3785 to
34:1. When we praise Allah, it means that we understand and bring to mind that His glory and power are exercised for the good of His Creation, and this is the subject matter of the Surah. 3870 As man's knowledge of the processes of nature advances, he sees how complex is the evolution of matter itself, leaving out the question of Life and the spiritual forces, which are beyond the ken of experimental science. But this knowledge itself becomes a sort of "veil of Light"; man becomes so conscious of the proximate causes, that he is apt, in his pride, to forget the primal Cause, the Cause of Causes, the ultimate Hand of Allah in Creation. And then, Creation is such a complex process; see some of the ideas involved explained by different words in n. 120 to
2:117. The word fatara here used means the creation of primeval matter, to which further creative processes have to be added by the Hand of Allah, or Allah "adds to His Creation as He pleases", not only in quantity, but in qualities, function, relations, and variations in infinite ways. 3871 The grosser ideas which men have of angels must be dismissed from our minds. They are beings expressive of qualities or powers, which may be typified by "wings". We need not suppose that angelic "wings" have muscles and feathers, like the wings of birds. If they had, how could there be three, or any odd number? We may suppose "two, three, or four" to refer to pairs of wings. But we must not suppose "two, three, or four" to express precise numbers, for in sacred literature we find mention of angels with six hundred wings. And we can imagine angels with just one pair of wings. They are Messengers or Instruments of Allah's Will, and may have a few or numerous Errands entrusted to them. Cf. the description of the Spirit of Inspiration in
26:193, and of the spirits or angels for executing the Commands of Allah in
79:1-5. 3872 See n. 3870 above, where the complexities of the creative processes is referred to. Allah's creation did not stop at some past time: it continues, for He has all power, and His mercies are ever poured forth without stint.