Bu ayet Hafs Mushafı sırasına göre baştan 3971, sondan 2266. ayet; 38. sure ve bu surenin 1. ayetidir. Bu ayetin kelime sayisi 4, harf sayısı 15 ve toplam ebced değeri ise 2139 olarak hesaplanmıştır. Bu sure ص hurufu mukatta harfleriyle başlamaktadır. Bu ayette ص (1) bulunuyor.
Sâd(c) velkur-âni żî-żżikr(i)
Sâd.[461] O şanlı, şerefli Kur’an’a andolsun (ki o, Allah sözüdür).
Bu harf ile ilgili olarak Bakara sûresinin birinci âyetinin dipnotuna bakınız.
Sûrenin başında yer alan “sâd”, hurûf-ı mukattaa denilen harflerdendir (bu konuda bilgi için bk. Bakara
2:1).
İlk âyetteki “Kur’an” kelimesiyle Kur’an-ı Kerîm’in bütünü veya özellikle bu sûre kastedilmiş olabilir. “Öğüt ve uyarı” diye çevirdiğimiz aynı âyetteki zikr kelimesi “şeref, şan” anlamına da gelmektedir. Bu anlam dikkate alındığında ilgili cümleyi, “Şerefli, şanlı Kur’an’a andolsun ki” şeklinde anlamak gerekir. Birinci anlama göre Kur’an’ın, insanları bâtıl inançlardan kurtarıp doğru inançlara yöneltmeyi; hak ve adaletle bağdaşmayan, insanlık onuruna yakışmayan tutum ve davranışlardan arındırıp temiz bir hayata, erdemli davranışlara kavuşturmayı amaçlayan buyruk ve yasaklarına, aydınlatıcı ve uyarıcı mahiyetteki açıklamalarının önemine dikkat çekilmekte; ikinci anlama göre bu ifade, anılan özellikleriyle Kur’an’ın müslümanlar için gelecekte bir şeref kaynağı olacağı, Kur’an sayesinde müslümanların şanlı bir uygarlık kuracakları müjdesini içermektedir. Nitekim sûrenin son âyetinde de bu müjdenin mutlaka gerçekleşeceği bildirilmektedir.
İnkârcıların genel tutumu, öğüt ve uyarı dolu Kur’an’ı Allah kelâmı saymama ve onun bu özelliklerini tanımama yönünde olduğu için 2. âyetin başındaki “bel” edatını, “bu uyarıya kulak verecekleri yerde” şeklinde çevirmeyi uygun bulduk. Burada inkârcıların belirtilen tutumlarının haklı bir gerekçeye dayanmadığı, yani onların inkârlarının, Kur’an’ın gerçekten bir öğüt ve uyarı taşımamasından yahut bir değer eksikliğinden kaynaklanmadığı; aksine câhilce bir gurur, büyüklenme ve benlik duygusuyla inatlaşma ve düşmanlık psikolojisinden doğduğu bildirilmektedir (İbn Âşûr; XXIII, 204-206). Nitekim Bakara sûresinde de (
2:206) aynı tutum, “Ona, ‘Allah’tan kork!’ dense gururu kendisini günaha sürükler” şeklinde dile getirilmiştir.
[Sâd.] [Zikr](itibar) sahibi Kur’an’a yemin olsun.
Mukatta‘a harfleri hakkında bilgi için bkz. Bakara
2:1, dipnot 1.
1,2. Sâd. Şeref sahibi Kur'ân'a yemin olsun ki, inkâr edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler.[477]
[477] Sâd sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVI, 223.
Sâd. Zikir¹ sahibi Kur'an'a ant olsun.
Sâd, Zikir (ibret ve hikmet) dolu (şerefli) Kur'an'a andolsun ki;
Sad, andolsun şerefli Kur'an'a.
Sâd, hatırlatma ve öğüt dolu Kur'ân'a bak ve düşün.
Kur’ân’a yeminle başlayan sûre tevhid ve peygamberliği inkâr edip alaya alanların birgün alaya aldıkları şahsın kendilerine galip geleceğini anlatarak, kâfirleri uyarmış arka arkaya dokuz peygamberden bahsedilerek Davud, Süleyman ve Eyyüb peygamberlerin imtihan edilişleri de anlatılarak, kevnî ayetlere de genişce yer verilir ve Rasûlullah (sav)’in esas görevi de anlatılarak son bulur. Sûreye Davud adı da verilir.
Sâd. Hakları ve sorumlulukları, ilâhî emirleri ve günahtan korunma yollarını, dini ve şeriatı, şanınızı ve şerefinizi yükseltecek hükümranlık esaslarını içeren, zikir ve öğütlerle dolu, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur'an'a andolsun! (Durum onların zannettikleri gibi değil)
Sâd. Zikir sahibi [1] Kur'an'a andolsun;
1.Öğüt veren veya şan, şeref sahibi.
Sad, Zikir dolu Kur'an'a andolsun;
Sâd. Şerefle dolu Kur'an hakkı için,
Sâd.() Mesaj, ilim, kanun yüklü Kur’ana andolsun!
(*) Salât (namaz,) sabır, rahmet manasına gelen salâvat kelimelerine işaret olabilir. Manen Peygamber’e şöyle diyor: “Sana inen rahmet, zikir dolu ve i’cazlı Kur’an ve namaz ile dayan, kâfirlere karşı sabret!
Sât; öğütliyen Kur'ana ant
1-2. Sâd. Öğüt dolu olan Kur'an'a andolsun ki inkârda direnenler yersiz bir gurura kapılarak (doğru yolu bırakıp) yanlış ve eğri yollara sapmışlardır.
“Sâd” harfi “ile ilgili Bakara suresinin birinci ayetinin dipnotuna bakabilirsiniz.
1,2. Sad. Öğüt veren Kuran'a and olsun ki, inkar edenler gurur ve ayrılık içindedirler.
1, 2. Sâd. Öğüt veren Kur'an'a yemin ederim ki, küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, bir gurur ve tefrika içindedirler.
SS; mesajı içeren bu Kuran'a andolsun.
Sâd. Bu zikirle dolu Kur'ân'a bak!
Sâd. bu zikrile meşhun Kur'ana bak
Saad. O şanlı, şerefli Kur'ana yemîn ederim ki,
Sâd;(1) şerefli Kur'ân'a yemîn olsun (ki o haktır)!
(1)Bakınız; (Bakara Sûresi, sahîfe 1, hâşiye 1)
Saad. Öğütlerle dolu Kur’an’a and olsun ki.
Sâd [²]. Şanlı, şerefli Kur/an hakkı için [³],
[1] Mekke'de nâzil olmuş (88) âyettir.[2] Veya «amelini kur'an'a arzet, evamirini işle, nevahisinden kaçın».[3] Veya şöhretli, nasihati havi. Yemin edilen şey mahzuftur «Muhammed gerçek peygamberdir veya Kur'an-ı Kerîm mûcizedir veya bu sûreye asla nazire getiremezler» demektir.
Sâd. Uyarı dolu Kur'an'a andolsun (ki sen peygamberlerdensin).
(Mekke’de nazil olmuştur ve 88 ayettir. İsmini birinci ayette yer alan Sâd harfinden alır.)
Sad! Dinle, ey insan! Rabb’in, bu harflerle, hiçbir zaman benzeri yapılamayacak mükemmel eşsiz bir kitap gönderdi: İşte, insanları eğitip mükemmel bir toplum oluşturabilmek için ihtiyaç duyabileceğiniz her türlü hikmet, öğüt, uyarı ve ibret dersleriniiçerisinde barındıran ve size, dillere destan olacak şan, şeref, onur, itibar, yücelik kazandırmaya ve gündem belirlemeye tek yetkili olan bu şanlı Kur’an’a yemin olsun ki, insanlığı dünyada ve âhirette mutluluğa, kurtuluşa ulaştıracak tek yol, İslâm yoludur!
Peygamberliğin beşinci yılında, Kamer sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, ilk ayetindeki harften almıştır. 88 ayettir.
SÂD!
Zikir’li Kur’ân’a yemin olsun!
Sâd. Şu şerefli1 Kur’an’a yemin olsun ki;
1 Burada zikir: 1. Namı anılan, şerefli ve şanlı, 2. Va'd, uyarı, şeriat, ahkâm, geçmiş ümmetlerin kıssalarından haber veren, 3. Dinde ihtiyaç olan şeyleri anlatmak manasına, yani nasihatli, din öğreten, ibret dersi veren manalarına gelebilir.
Sâd. 1 DÜŞÜN 2 öğüt ve uyarılarla dolu olan 3 bu Kur’an'ı!
Sâd. Öğüt ve şeref kaynağı olan Kuran’a yemin olsun ki, 10/57, 21/10
Sâd![4044] Şeref ve itibar kaynağı olan[4045] Kur’an şahit olsun![4046]
[4044] Anlamı her ne olursa olsun, Allah Rasûlü’nün vahyin bir tek harfini dahi zayi etmeden ulaştırdığının açık delilidir (Bkz:
68:1, not 1).
[4045] Veya: “öğüt veren ve uyaran”; ya da “yüce ve anlamaya açık”. Zikr, vahyin insan diline dönüşümünü ifade eder. Mesela, Kur’an vahyi Arapça zikredilmiştir. Fakat asıl zikr “şeref ve itibar” anlamına gelir. Son vahyin “okumanın tüm olumlu anlamlarıyla sürekli okunan” mânasına gelen Kur’an adını alması da şeref ve itibarındandır. Zira şerefli ve itibarlı olan sık sık anılır ve dillerden, akıllardan, gönüllerden düşmez (Bkz:
43:44).
[4046] Yemin vavı ile başlayan 16 sûrenin ilki olan
93:1’in ilk notuna bkz.
Sâd, şeref ve şan sahibi olan Kur'an hakkı için (iş o kâfirlerin dedikleri gibi değildir).
Sâd. Bu şanlı şerefli Kur'ân hakkı için:
Sad, (uyarıcı) ve şanlı Kur'an'a andolsun ki,
SAD! Doğru bilgiler içeren Kur’an’a yemin olsun.
Sâd. Şerefli/zikir sahibi olan Kur'an'a yemin olsun ki,
Sâd. And olsun öğüt dolu Kur'ân'a.(1)
(1) Yahut “şânı yüce Kur’ân’a.”
Sâd. Zikir/öğüt/uyarı dolu Kur'an'a yemin olsun ki,
ŧoġru söyledi Tañrı yā peyġamber. ķur’ān ḥaķķı-içün ululıķ issi
Naṣīḥat eyesi Ḳur’ān ḥaḳḳı‐çun.
Sad! (Şanlı-şərəfli) öyüd-nəsihətlə dolu Qur’ana and olsun!
Sad. By the renowned Qur’an,
Sad:(4146) By the Qur´an, Full of Admonition:(4147) (This is the Truth).*
4146 Sad is a letter of the Arabic alphabet. It is used here as an Abbreviated Letter, for which see Appendix I (at the end of Surah 2:). See also the second para, of n. 989 to
7:1 for this particular letter. No dogmatism is permissible in trying to interpret Abbreviated Letters. But it is suggested that it may stand for Qisas ("Stories"), in which the dominant consonant is s. For this Surah is concerned mainly with the stones of David and Solomon as illustrative of the relative positions of spiritual and worldly power. Sale 's note: "It may stand for Solomon": is a real howler: for in Arabic the letter Sad does not occur at all in the name of Solomon. 4147 Full of admonition: the word dhikr is far more comprehensive than any single word or phrase that lean think of in English: it implies (1) remembrance in a spirit of reverence; (2) recital, celebrating the praises of Allah; (3) teaching, admonition, warning; (4) Message, Revelation, as in Ahl at dhikr, "those who possess the Message"
16:43, and n. 2069). In Sufi phraseology it implies mystical enlightenment, both the aspiration and the attainment, for in the highest spiritual atmosphere, the two are one. Devotional exercises are also called dhikr, with reference to meaning (2) above.